KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

12-YUSUF SURESI (111 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Yusuf Suresi 101  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 12/101
12-YUSUF SURESI - 101. AYET    Mekke
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِنْ تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ ۚ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۖ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ -101
Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te´vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn
12-Yusuf Suresi 101. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: «Yarabbi! Muhakkak ki, Sen bana mülkten verdin ve hadiselerin bir kısım te´vilini bana öğrettin. Ey göklerin ve yerin Hâlıkı! Benim dünyada da ahirette de velîyy-i nîmetim Sen´sin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihlere kavuştur.!»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ya Rabbü. Muhakkak ki, sen bana mülkten verdin ve hâdiselerin bir kısım yorumunu bana öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı!. Benim dünyada da âhiretde de veliyyi nîmetim sensin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Yûsuf Aleyhisselâm, muhterem babasına kavuştukdan sonra Hak T e âlâ Hazretlerine şükret meye başlayarak bir manevî zevk ile dedi ki: (Ya Rabbü. Muhakkak ki, sen bana mülkten verdin) beni bu yerde mülk ve servete e rd irdin, Mısır gibi büyük bir ülkenin maliye bakanı yaptın (ve hâdiselerin bir kısım yorumunu bana öğret d in) yani: Beni sâdık rüyaları tâbire muvaffak kıldın veyahud ilâhî kitaplarını açıklamaya, sırlarını keşfedip anlatmaya. Peygamberlere âit sünnetlerin gizliliklerini tâyin edip öğretmeye selâhiyetli kıldın. (Ey göklerin ve yerin Yaratıcısı!.) Ey bunları yoktan var etmiş olan Hikmet Sahibi Yaratıcı!. (Benim dünyada da, âhirette de veliyî nimetim sensin) bütün işlerime sahip ve hâkim olan, beni nimetlere kavuşturan ancak senin yegane zâtındır. (Beni müslüman olarak öldür) benim ruhumu, senin dinine her şekilde hizmetçi, tam bir samimiyet ve teslimiyet ile vasıflanmış olduğum halde al (ve beni salihlere kavuştur) baba ve dedelerimden veya bütün mü'minlerden dinlerine son derece bağlılıkla vasıflanmış zâtlar topluluğuna beni de kat. Nitekim haddizatında öyle olmuştur. Hz. Yûsuf bu duasiyle müslümanlığın ve durumu düzeltmenin ne kadar temenniye lâyık olduğunu göstermiş, ve bizler için de dâima böyle bir duada bulunmanın lüzumuna işaret d e bulunmuş demektir. § Yâkub Aleyhisselâm, Ishâk Aleyhisselâm'ın oğludur, onun vefatında yerine geçmiş, Peygamber olmuştur. Muhterem babasının yurdu olan Ken'an ilinde kalmış, orada oğulları, torunları dünyaya gelip çoğalmışlardır. Hz. Yakub'un lakabı "İsrail" olduğundan onun çocuk ve torunlarına "Beni İsrail" denilmiştir. Hz. Yûsuf'a kavuştuktan sonra yirmi dört yıl birlikde yaşamıştı. Âhirete intikâl edince vasiyeti üzerine mübarek nâsı Şam'a nakledilerek orada muhterem babası İshâk Aleyhisselâm'ın kabri yanına defnedilmiştir. § Yûsuf Aleyhisselâm, muhterem pederinin vefatından sonra yirmi üç sene kadar daha Mısır'da kalmış, yüksek bir idare başında bulunmuştu. Bir rivayete göre onun zamanındaki Mısır hükümdarı, Hz. Yûsuf un dinini kabul ederek müslüman olmuşdu. Nihayet Hz. Yûsuf un duası kabul edilmiş (120) yaşında o. I arak vefat edip muhterem ecdadına kavuşmuştur. Hz. Yûsuf vefat edince kendisinden pek fazla hoşnut olan Mısır ahalisinden her gurup, o mübarek zâtın kendi mahallesi kabristanına defnedilmesini şiddetle temennide bulunmuşdu. Bu husûsda çekişme ve mücâdeleye meydan verilmemesi için mübarek cesedi bir mermer sanduka içine konularak akan Nil nehrinin orta bir yerine defnedilmişti. Kendisinden bütün ahalinin eşit bir şekilde teberrükde bulunabilmeleri için böyle bir çareye başvurulmuştu. Belki de Cenab'ı Hak onun mübarek cesedini gayrimüslim olan Mısır ahalisi kabristanında bulunmakdan korumuştu. Dörtyüz sene sonra Musa Aleyhisselâm İsrail Oğulları ile Mısır'dan çıkınca Hz. Yûsuf un kabrini bulup mübarek cesedini o mermer sanduka içinden çıkarmış, arzı mukaddese (Filistin'e) nakletmiş, mübarek baba ve dedelerinin medfûn oldukları yere defnetmiştir. Hz. Yûsufun eşi Zelihâ'dan (Ef raina) ve (Midta) adında iki oğlu ile (Rehme) adında bir kızı dünyaya gelmişti. Efrâim Yûşâ Aleyhisselâm'ın dedesidir. Relime de Eyüp Aleyhisselâm'ın eşidir. Musa Aleyhisselâm ile beraber Mısırdan çıktıkları zaman İsrail'in Oğullarının sayısı, çocuklar ile ihtiyarlardan başka (600570) kadar bulunmuş idi ki, bunlar harp ve dövüşe atılabilecek bir vaziyet d e bulunan kimseler imiş. (Essiraccülmünir tefsirine bakınız.)

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014