18-Kehf Suresi 28. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve nefsince de sabret, o kimseler ile beraber ki, sabah ve akşam Rablerine dua ederler, O´nun cemalini dilerler ve dünya hayatının ziynetini dileyerek onlardan gözlerini çevirme ve o kimseye uyma ki, Bizim zikrimizden kalbini iğfâl etmişizdir ve hevâsına tâbi olmuştur ve işi de israftan ibaret bulunmuştur. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve nersince de sabret, o kimseler ile beraber ki, sabah ve akşam Rab'lerine dua ederler, o'nun cemalini dilerler ve dünya hayatının ziynetini dileyerek onlardan gözlerini çevirme ve o kimseye uyma ki, bizim zikrimizden kalbini gafil kılmışızdır ve havasına tâbi olmuştur ve işi de israftan ibaret bulunmuştur. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) Ey Yüce Resul!, (nefsince de sabret) onu durdur (o kimseler ile beraber) sohbet etmeye tahsis eyle (ki,) onlar (sabah ve akşam Rab'lerine dua ederler) yani: Her vakit ibadetle, dua ile meşgul olurlar (ve) bu ibadetleriyle, niyazlariyle (onun) o kerem sahibi Rabbin (cemalini dilerler) o'nun rızasını isterler, o'nun mukaddes cemalini görme nimetine kavuşmak temennisinde bulunurlar. 0 zatlar ise müminlerin fakirlerinden olan Suheyb, Ammar, Hebbab gibi zatlardır veyahut yetmiş kadar zâttan ibaret olan ashab-ı Suffedir. Ve Habibim!. Sen (dünya hayatının ziynetini dileyerek) bir takım zenginlerden, eşraftan bulunan dünyalık sahibi kimseler ile birlikte oturmak düşüncesiyle (onlardan) o müslümanların fakirlerinden (gözlerini çevirme) onları meclisinden çevirme, onları meclisinden uzaklaştırma. Gerçekten de bir takım mevki sahibi müşrikler, o fakir zatlar ile birlikte oturmaya tenezzül etmiyorlar, onlar Hz. Peygamber'in huzurundan uzaklaştırılmadıkça kendileri peygamberin huzuruna gelmekten kaçınıyorlardı. Fakat bunların bu gururlu hallerine iltifat edilir mi?, İnsanlık şerefinin öyle maddî bir servetle değil manevî olgunluklar ile ayakta durduğu bilinmelidir ve müslümanlar arasında aslî bir eşitlik bulunduğu takdir edilmelidir, (ve) Resulüm!. Öyle fakir müslümanları meclisinden uzaklaştırmak gibi bir davranışla (o kimseye uyma ki, bizim zikrimizden) onun (kalbini gafil kılmışı zd ı r). Yeteneğinin bozukluğundan dolayı onu zikir ve fikirden gafil kılmışı zd ı r. İşte o fakir müslümanların Hz. Peygamber'in huzurundan kovulmalarını isteyen şahıslar bu kimse kabilindendirler. (Ve) o kimse ki (havasına tabi olmuştur) nefsanî şehvetler peşine
düşmüştür (ve) onun (işi de israftan ibaret bulunmuştur) o her hususta ifrat ve tefritten ayrılmaz, hayatını zayi eder de haberi olmaz.
Evet.. En şerli, bedbaht insan odur ki, kalbi Allah'ın zikrinden boş olur, bütün boş hava ve hevesi ile dolu bulunur. Bu yüzden kalbinde hakikat nuru parlayıp durmaz, büyük bir karanlık içinde kalmış olur ve bu karanlığı nur sanarak kendisini nurlu görür. Artık böyle pek karanlık bir hayat sahibi olan kimse ile nasıl ülfet edilebilir?. Onun sözlerine, arzularına nasıl kıymet verilip riayet olunabilir?.
|