KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

18-KEHF SURESI (110 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Kehf Suresi 55  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 18/55
18-KEHF SURESI - 55. AYET    Mekke
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلًا -55
Ve ma menean nase ey yü´minu iz caehümül hüda ve yestağfiru rabbehüm illa en te´tiyehüm sünnetül evvelıne ev ye´tiyehümül azabü kubüla
18-Kehf Suresi 55. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Kendilerine Hüda (Kur´an) geldiği zaman nâsı imân etmelerinden ve Rablerine istiğfarda bulunmalarından men eden olmadı, ancak kendilerine evvelkilerin sünnetinin (haklarında mukadder olan helâkin) gelmesini veya kendilerini azabın ayânen gelmesini istemeleri olmuştur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Kendilerine hüda -Kur'an- geldiği zaman insanları imân etmelerinden ve Rablerine istiğfarda bulunmalarından men eden olmadı, ancak kendilerine evvelkilerin sünnetinin -haklarında mukadder olan helakin- gelmesini veya kendilerine azabın açıkça gelmesini istemeleri olmuştur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Kendilerine hüda) Hazreti Peygamber vasıtasiyle Kur'an-ı Kerim (geldiği zaman insanları) bir kısım Mekke ahalisini, fakir müslümanların koğulmasını isteyen bir takım servetlerine aldanmış kimseleri (İmân etmelerinden) şirki bırakıp Allah'ın birliğini kabul eylemelerinden (ve rablerine istiğfarda bulunmalarından) tövbekar olmalarından kendilerini (engelleyen) bir şey (olmadı) bir mâni bulunmuş değildi (ancak kendilerine evvelkilerin sünnetinin) yani: Haklarında takdir edilmiş olan felâketin, helakin (gelmesini veya kendilerine) kökünü kesecek şekilde bir (azabın ayanen) apaçık bir biçimde (gelmesini istemeleri olmuştur) bu da ahiret azabıdır veya Bedir savaşındaki kahra uğramalarıdır. Evet.. Cenab-ı Hakkın birliğine, Resûl-i Ekrem'in doğruluğuna Kur'an'ı Kerim gibi ebedî bir mucize şahitlik edip durmakta iken artık imân etmeleri lâzım değil mi idi?. İman etmedikleri takdirde başka inkarcı kavimlerin başlarına gelmiş olan felâketlere, ıldırımların yağması gibi bir azabı beklesinler. Nitekim birçok eski inkarcı milletler, böyle bir cezaya bu dünyada maruz kalmışlardır. Uhrevî cezası ise elbette ki, daha müthiştir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014