10-Yunus Suresi 22. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
O, o (Hâlık-i Kerîmdir) ki, sizi karada ve denizde yürütür. Vaktâ ki gemilerde bulunursunuz, onlar da yolcular ile beraber latif bir rüzgâr ile akıp gider ve onunla ferahlanırlar. Derken onlara şiddetli esen bir rüzgâr gelir, ve onlara her taraftan dalgalar hücuma başlar ve kendilerinin bununla tamamen ihata edilmiş olduklarını zanneder, Allah Teâlâ´ya dinde muhlisler olarak duada bulunurlar, «Eğer bizi bundan kurtarır isen elbette biz şükredicilerden oluruz» derler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
O, o -Yüce Yaratıcı- (lir ki, sizi karada ve denizde yürütür. Vaktaki gemilerde bulunursunuz, onlar da yolcular ile beraber lâtif bir rüzgâr ile akıp gider ve onunla ferahlanırlar, derken onlara şiddetli esen bir rüzgâr gelir, ve onlara her taraftan dalgalar hücuma başlar ve kendilerinin bununla tamamen kuşatılmış olduklarını zan eder. Allah Teâlâ'ya dinde Milaslı kimseler olarak duada bulunurlar "eğer bizi bundan kurtarır isen elbette biz şükredicilerden oluruz" derler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, bir nice üzüntülerdeR sonra bir ilâhî merhamet eseri olarak nimetlere, selâmetlere nail olan bir takim insanların ne kadar inkarcı, kadir bilmezce hareketlerde bulunduklarına dair ac.il; bir misâl göstermektedir, öyle dünyaya tapınarak nefislerine zulm eden kimselerin nasıl bir sorumluluğa mâruz kalacaklarına işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey insanlar!. (O) Sizi yaratan, nimetlere nâll eden (o) Kerem Sahibi Yaratıcı (dir ki: Sizi karada ve denizde yürütür) sizi bir nice nakil vasıtalariyle her tarafa seyrisefere muvaffak kılar (vaktaki gemilerde bulunursunuz) deniz yoluyla bir yere gitmek istersiniz (onlar da) o gemiler de içlerindeki (yolcular ile beraber lâtif bir rüzgâr ile) mülayim bir hava ile (akıp gider) cereyanda bulunur, (ve) İçlerinde bulunan yolcular (onunla) o rüzgâr ile, o akıp giden gemiler ile »ferahlanırlar» bir neş'e içinde yollarına devam ederler. Derken (onlara) o gemilere veya o hoş, lâtif rüzgârların yerine (şiddetli esen bir rüzgâr gelir) o yolcuları rahatsız eder. (ve onlara) O gemilerde bulunanlara (her taraftan dalgalar hücuma başlar) kalpleri heyecan içinde kalır, (ve kendilerinin bununla tamamen kuşatılmış) Kurtuluş yolu kalmayıp tamamen helake mâruz kalmış (olduklarını zannederler) artık başka sığınacak bir makam bulunmadığını anlıyarak ancak (Allah Teâlâ'ya dinde Milaslılar olarak) ona başkasını ortak koşmaksızın (duada bulunurlar) ve derler ki: Yarabbü. (Eğer bizi bundan) Bu musibetten, bu boğulmak tehlikesinden (kurtarır isen elbette biz) sana imân ederek ibâdet ve itaatde bulunanlardan (şükr edicilerden oluruz) Evet… Evvelce nail olmuş oldukları nimetleri 'hiç düşünmeden küfür ve isyana devam edip duran bir nice kavimler, öyle hayatları büsbütün tehlikeye mâruz kalınca kendilerine hangi zatın yardımcı olabileceğini anlamaya başlar, ona karşı yalvarma ve yakarmada bulunurlar. Hayfaki onların bu halleri geçicidir, o tehlikeden kurtuldular mı yine evvelki kâfirce hallerine dönerler.
|