KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 255  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/255
2-BAKARA SURESI - 255. AYET    Medine
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ ۚ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلَّا بِإِذْنِهِ ۚ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلَّا بِمَا شَاءَ ۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ ۖ وَلَا يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا ۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ -255
Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum* la te´huzühu sinetüv vela nevm* lehu ma fis semavati ve ma fil ard* men zellezı yeşfeu ındehu illa bi iznih* ya´lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm* ve la yühıytune bi şey´im min ılmihı illa bi ma şa´* vesia kürsiyyühüs semavati vel ard* ve la yeudühu hıfzuhüma* ve hüvel alıyyül azıym
2-Bakara Suresi 255. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Allah Teâlâ ki, O´ndan başka bir mabut yoktur. Hayy-ü Kayyûm olan O´dur. O´nu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa, hep O´nundur. O´nun izni olmaksızın O´nun yanında şefaat edecek olan kimdir? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O´nun mahlukatı, O´nun dilediğinden başka O´nun malumatından bir şeyi ihata edemezler. O´nun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı O´na ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak O´dur.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Allah Teâlâ ki, ondan başka bir mabut yoktur. Hayy ve kayyum olan odur. Onu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa hep onundur. Onun izni olmaksızın onun yanında şefaat edecek olan kimdir?. O yaratıklarının seçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve onun yaratıkları onun dilediğinden başka onun malumatından bir şeyi kavrayamazlar. Onun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin korunması ona ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak odur...
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, "ayetülkürsi" adını taşımaktadır ve Allah'ın sıfatlarını bildiren Kur'ân âyetlerinin en yücesi olmakla vasıflanmıştır. Şöyle buyuruluyor ki: (Allah Teâlâ) o en kutsal zat, o Yüce Yaratıcı (ki ondan başka) bir yaratıcı ve ondan başka (bir mabut yoktur) ilahlık ve mâbutluk yalnız ona mahsustur. (Hayy ve kayyum olan odur) ezelî ve ebedî olan hayat onun hayatıdır. Onda yokluk ve zeval asla meydana gelmez. Ve o kendi zâtıyla varlığını devam ettirmektedir, varlığı gerekli olandır. Varlığında hiçbir kimseye muhtaç değildir. Bütün kâinatı yaratma, idare etme ve koruma ona aittir. (Onu ne uyuklama ne de uyku tutmaz.) Ona hâşâ gaflet gelmez, o dâima yaratıkların hallerini bilir. (Göklerde ne varsa, yerde ne varsa hep onundur.) Hepsi onun mülküdür, onun yaratığıdır. Onun tasarrufu altındadır. (Onun izni olmaksızın onun yanında) onun manevî huzurunda (şefaat edecek olan kimdir?.) Buna kim cesaret edebilir?. Buna kimin selahiyeti olabilir?. Ancak Cenâb-ı Hak'kın müsaadesine nail olan büyük peygamberler ile bir kısım sâlih mü'minler bu şefaat etme ayrıcalığına sahip olacaklardır. (O) Yüce Yaratıcı (yaratıklarının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir) herkesin bütün işlediklerini ve gelecekte işleyeceklerini ilmî ezelisiyle bilmektedir. Her kulunun düşüncelerini, düşünecekleri şeyleri, dünyaya ve âhirete ait işlerini ezelî ilmî kuşatmıştır. (Ve onun) o Yüce Allah'ın (Yaratıkları onun dilediğinden) takdir buyurmuş olduğu şeylerden (başka onun malûmatından) onun ilminin kuşattığı şeylerden (bir şeyi ihata edemezler) kavrayamazlar. Mahlukatın bilgileri sınırlıdır. Ancak Cenâb-ı Hak'kın dilediği miktarı kavrayabilirler. Artık insanlar, o yüce zat hakkında, onun bir nice gizli hikmetleri hakkında kendi kendilerine nasıl hüküm verebilirler?. (Onun kürsüsü göklerden ve yerlerden daha geniştir.) yani onun yüce arşı, onun şanının yüceliği, onun ilmî kapasitesi bütün yaratıkların üstündedir. Hepsini kuşatmıştır. Hiçbir şey onun ilminden, kudretinden, hakimiyetinden hariç kalamaz. (Göklerin ve yerin korunması) bunları muhafaza buyurması, (ona) o kudretli yaratıcıya asla (ağır da gelmez) onun yüce zatı üzülmekten, bir sıkıntıya uğramaktan uzaktır. (Ve en yüce ve en ulu olan da ancak odur) o, yüce mabut, ve hikmet sahibi yaratıcıdır. Binaenaleyh onu bilip tasdik etmek, onun gösterdiği yolu takip eylemek, ona ibâdet ve itaatle vicdanı aydınlatmaya çalışmak bütün insanlık için en birinci vazifedir. § Bu âyeti kerime de beyan buyrulan (hay ve kayyum) sıfatları, rivayete göre Allah'ın isimlerinin en büyüğüdür. Bunlara "ismi âzam" denilmiştir. § Kürsü; lügatte üzerine bir zatın çıkıp oturacağı bilinen makamdır. Cenâb-ı Hak ise mekâna, oturacak bir yere ihtiyaçtan uzaktır. Onun, kürsüden maksadı ne ise biz onu Allah'ın ilmine havale eder varlığına inanırız. Maamafih bu hususta din bilginlerinin bazı görüşleri vardır. Şöyle ki: Kürsüden maksat, arştır veya arşın altında ve göklerin üstünde bir yüce makamdır. Veyahut kürsüden maksat, Allah'ın saltanatıdır, ilâhî kudret ve hakimiyettir, bütün mahlukatı kuşatan Allah'ın ilminden kinayedir, ilâhî yüceliğini tasvir etmekten ibarettir. § Bu âyeti kerimeye "Ayetülkürsü" denilmiştir. Bu Kur'ân'ı Kerimdeki âyetlerin en büyüğüdür. Bu âyeti kerime, Cenab'ı Hak'kın ilâhî sıfatlarını, hakimiyetini, büyüklük ve yüceliğini en beliğ bir şekilde bizlere bildirmektedir. Bizleri hidâyet yoluna sevk için en mükemmel, ilâhî bir rehber mevkiinde bulunmaktadır. Ilâhiyyat ilminin bir özünü içermektedir. Binaenaleyh bunu okumakta birçok faideler vardır. Bunu yatarken, kalkarken kalp huzuru ile okumak, bir mü'min! Bir nice felâketlerden korur. Bu hususa dair birçok hadis vardır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014