KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 187  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/187
2-BAKARA SURESI - 187. AYET    Medine
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ ۚ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ ۗ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۖ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ ۚ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ۖ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ ۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ -187
Ühılle leküm leyletes sıyamir rafesü ila nisaiküm* hünne libasül leküm ve entüm libasül lehünn* alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm* fel anebaşiruhünne vevteğu ma ketebellahü leküm* ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl* ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune fil mesacid* tilke hududüllahi fe la takrabuha* kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin nasi leallehüm yettekun
2-Bakara Suresi 187. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Sizin için oruç gecesi kadınlarınızla mücâmaatta bulunmak helâl kılındı. Onlar sizin için libastır. Siz de onlar için libassınızdır. Muhakkak sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi Allah Teâlâ bildi ve tevbenizi kabul etti ve sizden (günahlarınızı) af buyurdu. Şimdi onlara mübaşerette bulununuz. Ve Allah Teâlâ´nın sizler için yazdığı şeyi isteyiniz. Ve sizler için fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden tebeyyün edinceye kadar yiyiniz ve içiniz. Sonra orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz. Ve siz mescitlerde mûtekif bulundukça kadınlarınıza mübaşerette bulunmayınız. Bu Allah´ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayınız. İşte Allah Teâlâ âyetlerini nâsa böyle açıkça beyan buyurur. Tâ ki onlar sakınalar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Sizin için oruç gecesi kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmak helâl kılındı. Onlar sizin için elbisedir. Siz de onlar için elbisesiniz. Muhakkak sizin nefislerinize hiyanet edeceğinizi Allah Teâlâ bildi ve tövbenizi kabul etti ve sizden -günahlarınızı- af buyurdu. Şimdi onarla cinsel ilişkide bulununuz. Ve Allah Teâlâ'nın sizler için yazdığı şeyi isteyiniz. Ve sizler için şahabın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayrılıncaya kadar yiyiniz ve içiniz. Sonra orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz. Ve siz mescitlerde itikafta bulundukça kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmayınız. Bu, Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayınız. İşte Allah Teâlâ âyetlerini insanlara böyle açıkça beyan buyurur. Ta ki onlar sakınalar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, bu rahmete nail olmuş ümmet hakkında önemli bir müsâadeyi içerir, aile hayatının ehemmiyetine işaret etmektedir, itikâfın da bir kudsî ibâdet olduğunu göstermektedir. Şöyle ki: Vaktiyle müslümanlar oruç tutacakları zaman yatsı namazını kılıncaya, veya uyuyuncaya kadar yiyip içer, eşleriyle cinsel ilişkide bulunabilirlerdi, ondan sonra böyle yapamazlardı. Her nasılsa ashabı kiramdan bazıları yatsıdan sonra eşleriyle cinsel ilişkide bulunmuşlar, sonra da bunun haram olduğunu düşünerek pek müteessir olmuşlar, Hz. Peygamber'e gelip özür beyanında bulunuvermişlerdi. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş, bu rahmete ermiş ümmet için bir lütfü ilâhî olarak fecri s ad ıkın doğuşuna kadar yiyip, içmek ve eşlerine yaklaşmak oruç tutacak zatlar için helâl kılınmıştır. Sonra bir erkek ile eşi, biri birinin elbisesi sayılmış, aralarında pek ziyâde bir bağlılık olduğu gösterilmiştir. Bir elbise sahibini nasıl soğuktan, sıcaktan, insanların gözlerinden muhafaza ederse bir koca ile bir karısının da biri birini böyle korumasına, bir iffet ve nezahat dairesinde yaşamalarına işaret buyrulmuştur. Bir de itikaf halinde nefsanî şeylerden mümkün mertebe alâkayı keserek bir huzüri kalb ile ibâdet ve taatte bulunulmasına dikkat çekilmiştir. Şöyle ki: Ey müslümanlar!.. (Sizin için) Ramazanı şerifteki veya diğer günlerdeki (oruç gecesinde kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmak helâl kılındı.) Artık buna aykırı olan hüküm, kaldırılmıştır. (Onlar) eşleriniz (sizin için bir elbisedir.) Sizinle bir vücut gibidir. Bir yatakta yatar, bir birinizle temasta bulunursunuz. Ey erkekler!.. (Siz de onlar için) o eşlerinize mahsus (bir elbisenizdir.) Aranızda büyük bir alâka, mühim bir bağlılık vardır. (Muhakkak sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi) oruç tutacağınız günlerin gecelerinde nefislerinizi eşlerinizle cinsel ilişkiden engellemeyip zulme, günaha mâruz bırakacağınızı (Allah Teâlâ) ilmi ezelîsiyle (bildi de tevbenizi) şimdi veya daha sonra olacak pişmanlıklarınızı (kabul buyurdu ve) tövbelerinizden dolayı (sizden) günahlarınızı (af buyurdu.) Onların eserini imha etti. Ve size artık müsaade buyurmuştur, (şimdi onlara) eşlerinizle (cinsel ilişkide bulununuz ve) maamafih bu muameleniz yalnız nefsanî zevklerinizi tatmin için olmamalıdır. (Allah Teâlâ'nın sizin için yazdığı) mukadder buyurduğu (şeyi isteyiniz) evlât sahibi olmanızı, nefsinizi yasak şeylerden, gayri meşru temayüllerden muhafaza buyurmasını o kerem sahibi yaratıcıdan niyaz eyleyiniz. (ve sizler için sabahın beyaz ipliği) gecenin (siyah ipliğinden seçilinceye kadar) sabahleyin şafak söküp tan yeri iplik gibi ağarıncaya kadar = Sabahın bir beyaz hattı ziyaîsi zuhur edip imsak vakti oluncaya değin (yiyiniz ve içiniz) cinsel ilişkide bulununuz, bunlar size helâldir. (Sonra) bu fecri sadıktan itiberen (orucu ertesi geceye kadar tam tutunuz.) Bu müddet zarfında yemekten, içmekten, cinsel ilişkiden sakınınız. (Ve siz mescitlerde itikafta bulundukça eşlerinizle cinsel ilişkide bulunmayınız.) Bu halde bu ilişki caiz değildir, itikâfa mânidir. (Bu) hükümler (Allah Teâlâ'nın hudududur.) Bunlara tecavüz etmek caiz değildir. (Sakın onlara yaklaşmayınız) onlara tecavüz sayılacak, tecavüze sebebiyet verecek şeylere temayül göstermeyiniz. (İşte Allah Teâlâ âyetlerini) dinî delilleri, (böylece açıkça insanlara beyan buyurur.) Onları ikaz eder ve aydınlatır. (Ta ki onlar sakınalar) Cenab-ı Hakkın emirlerine, yasaklarına muhalefeten sakınırlar. § Itikâf: Lügatte bir şeye devam etmektir. Böyle bir şeye devam eden kimseye de "mutekit" denilir. Şeriat lisanında ise itikaf bir mescidi şerifte veya o hükümde bulunana bir yerde itikaf niyetiyle bir müddet ikamet etmektir. İtikâflar üç kısımdır. Birincisi; kifayet yoluyla bir sünneti müekkededir. Bu müslümanlardan bir veya birkaç zatın Ramazanı şerifte itikafta bulunmasıdır. Bu halde başkaları artık bu sünnetle mükellef bulunmuş olmazlar. İkincisi; müstehab olan itikâftır. Bu, Ramazandan başka bir zamanda ibâdet niyetiyle bir mescitte bir müddet ister bir saat olsun yapılan bir itikâftır. Üçüncüsü de; vacip olan itikâftır. Bu da nezrim olsun şu kadar gün itikafta bulunayım diye yapılan itikâftır. Bu itikaf için her halde oruçlu bulunmak şarttır. § İtikâfın diğer şartlarına gelince: Itikâfa giren kimse müslüman, akıllı, temiz bulunmalıdır. İsterse henüz baliğ olmamış olsun. Itikâf, mescitte veya o hükümde olan bir yerde yapılmalıdır. Kadınlara için hanelerinde mescit edinecekleri bir oda mescit hükmündedir. Onlar bu odalarında it i kafa niyet edebilirler. § İtikâfın serî hikmeti ihlâs ile yapılan bir itikaf pek güzel bir ameldir, İnsan bu sayede geçici dahi olsa dünya işlerinden ayrılarak hakka yönelmiş, ilâhî dergâha iltica eylemiş sayılır. Bu müddet zarfında mümkün mertebe nefsanî şeylerden alâkasını keserek bir huzuru kalb ile ibâdet ve itaatte bulunmuş olur. Maneviyatı, tefekkürleri yüksetir. Ve bir mabette itikâfta bulunmadıkça dâima namaz vakitlerini bekleyeceğinden devamlı olarak namaz kılıyormuş gibi sevaba nail olur. Bu sayede maneviyatı yükselir, hayatının en kıymetli faydalı günlerini yaşamış olur. Rasüli Ekrem Efendimiz Medine'i Münevvere'de bulundukça her Ramazanı şerifin son on gününde itikâfa devam buyurmuşlardır. Velhâsıl: İtikaf, bir güzel ameldir, bir takva, bir fazîlet nişânesidir. Rizai hak için itikafa giren bir zat, güzel bir itikade, güzel bir hayat tarzına sahip demektir. Artık o Mabudu Keriminin bütün emirlerine, yasaklarına riayet etmek ister, kimsenin malına, canına kötü bir gözle bakmaz. Ne güzel bir hayat.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014