2-Bakara Suresi 189. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Sana hilâllerden soruyorlar. De ki: «Onlar insanlar için ve hacc için birer alâmettir. İyilik, evlere arka taraflarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik, muttakî olanın iyiliğidir. Ve evlere kapılarından geliniz. Ve Allah´tan korkunuz ki felâha eresiniz.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Sana hilâllardan soruyorlar. De ki: Onlar insanlar için ve haç için birer alâmettir. İyilik, evlere arka taraflarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik, takva sahibi olanın iyiliğidir. Ve evlere kapılarından geliniz. Ve Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, Ay'ın saftı alarmdaki hikmet ve menfaate ve hareketlerden sakınmanın lüzumuna işaret etmektedir.
Malûm olduğu üzere: Ehille, hilalin çoğuludur. Hilâl ise ayın birinci, ikinci ve üçüncü gecedeki halidir. Ondan sonra ayın sonuna kadar "kamer" denir. Bâzı kimseler Rasûli Ekrem'e müracaat edip, bu hilâllerin böyle zuhur edip durmalarındaki sebebi veya hikmeti sual etmişlerdi. Bir de belirli aylarda haç veya umre yapan cahiliye kavimleri ihrama girdikleri zaman evlerine veya çadırlarına girmek zaruretinde kalırlarsa bunlara kapılarından girmezlerdi. Belki bunlara arka taraflarından birer delik açarak oralardan girerlerdi. Bunu da bir iyilik ve takva alâmeti sayarlardı. İşte bunun da doğru bir hareket olup olmadığı sual olunmuştur. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuştur. Buyrulmuş oluyor ki: Resulüm!. (Sana hilâllerden soruyorlar.) Bunun ne hikmete mebni böyle göründüğünü anlamak istiyorlar. Kendilerine (de ki onlar) o hilâller (insanlar için ve haç için birer alâmetlerdir.) Bunların vasıtasiyle ziraat, ticaret, borçları ödeme gibi dünyevî işlere ait zamanlar anlaşılır. Oruç, iftar, bayram gibi dinî vazifelere ait zamanlar belli olur. Kadınlara ait âdet, gebelik, boşanma iddeti gibi müddetler de bilinmiş olur. Eda veya kaza edilecek haç ve umre vakitleri de bu sayede anlaşılır, ona göre hareket edilir.
Evlere girmek hususuna gelince (iyilik) hayır ve takva (evlere arka taraflarından girmeniz değildir.) Bunun ne faydası var? (Fakat… İyilik, takva sahibi olanın) haktan korkarak namaz, haç gibi dinî vazifelerini ifa eden ehli imanın (iyiliğidir.) İyilik ve takva bunların bu gibi hareketleridir. İşte siz de böyle hareket ediniz. (Ve evlerinize kapılarından) gelip (giriniz) dinî hül ümleri değiştirmeyin veya yanlış telâkki etmeyin. (Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz.) Fevz ve kurtuluşa nail olasınız.
Velhâsıl bu ilâhî beyanlardan pek güzel anlaşılıyor ki, Cenab-ı Hakkın her yarattığı şeyde bir büyük hikmet vardır. Bu cümleden olarak ayın, muhtelif safhaları birer kudret harikasıdır. Beşeriyet için bir mükemmel rehberi hareket rehberidir. Güneş ile Ay arasında büyük bir münasebet ve yine büyük bir muhalefet vardır. Kamer ziyasını muntazam güneşten almakta, onunla her ay muhtelif ve birbirine uygun tarzda karşılaşmaktadır. Fakat… Ay dâima güneş gibi bir halde görülmemektedir. Hilâl halinde görülmekte, safhasının ziyası vakit vakit azalıp çoğalmaktadır. Bu sayede ise medenî, bedevî, bütün insanlar için belirli vakitleri kolaylıkla tâyin etmek ve anlamak mümkün olmuştur. Ne güzel bir hikmet örneği…
Diğer bir tefsir ve yoruma göre de bu âyeti kerime bir mühim uyarıyı içermektedir. Şöyle ki: Bâzı kimseler Rasûli Ekrem'e müracaat edip ayın safhalarındaki farklılığın hikmetini, faydasını değil, astronomi ilmî bakımından sebebini sormuşlar. Bu farklılığın neden ileri geldiğini bildirmesini istemişler, halbuki Yüce Peygamber'den bunu sormak değil, bunun şer'î hikmetini umumî faydasını sormak uygun olurdu. Binaenaleyh bu sualleri ile ters bir harekette bulunmuşlar, âdeta evlerine kapılarını bırakıp ta arka taraflarından girmek isteyenlere benzemişlerdi. Artık bunları irşat için bir darbı mesel kabilinden olarak: Evlerinize kapılarınızdan giriniz, aksine harekette bulunmayınız diye tenbih buyrulmuştur.
|