2-Bakara Suresi 188. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve mallarınızı aranızda bâtıl sebeple yemeyiniz. Ve nâsın mallarından bir kısmını siz bildiğiniz halde günah ile yemek için o malları hakîmlere düşürmeyiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve mallarınızı aranızda bâtıl sebeple yemeyiniz. Ve insanların mallarından bir kısmını siz bildiğiniz halde günah ile yemek için o malları hakimlere düşürmeyiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime insanlık âlemine en mühim hukukî, içtimaî bir ders vermektedir. Rivayet olunuyor ki: Abdanıl Harzemî adındaki bir zat, Imrü Ülkaysil' Kindî aleyhine bir arazi hakkında peygamber (a.s.'in huzuruna gelerek davada bulunmuş, bu hususa dair delili olmadığı için imrür Kays'ın yemin etmesi gerekmiş,
Resûlullah ta = Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değer ile değiştirenler var ya… (Âl
Imran 3/77) âyeti kerimesini okumuş, bunun üzerine imrür Kays titremiş, yemine cesaret edemeyip o araziyi davacıya vermiş, bunun üzerine de bu âyeti kerime nazil olmuştur.
Bu âyeti kerime, bilhassa müslümanlara şöyle bir tenbihte bulunmuş oluyor: Ey müslümanlar!. Siz oruçlu olduğunuz zaman kendi helâl malınızdan, ailenizden bile geçici bir zaman için olsun istifâde etmekten yasaklanmış bulunuyorsunuz. O halde kendi mallarınızdan ve başkalarının mallarından haram yere istifadeye çalışmanız nasıl caiz olabilir. Bir kerre insan kendi helâl malını bile lüzumsuz yere sarf etmemeli, içki gibi, kumar gibi şeylere harç ederek günahkâr olmamalıdır. O halde başkasının mallarına da her hangi esassız bir sebeple tecavüze kalkmamalıdır. Yalan yere yemin etmek, yalancı şahit tutmak, bu hususta ona buna rüşvet vermek gibi en büyük günahları işlememelidir. Her müslüman böyle bir hareketin caiz olmadığını bilir. Artık buna nasıl cesaret edebilir?. Ve yine bu âyeti kerime de işaret vardır ki: Bir aile fertleri de biri birine karşı haksız yere huşunette bulunmamalıdır. Meselâ boşanma ve zulüm ve eziyet veya kötü davranma iddiasiyle hasmane bir vaziyet alarak mahkemelere düşmemelidir. Böyle lüzumsuz, hilafı hakikat iddialarla mallarını boş yere elden çıkarmamalıdır. Bunun manevî mesuliyetini de düşünmelidirler. Evet… Buyruluyor ki, ey insanlar!. (Mallarınızı da aranızda) gasp gibi, hırsızlık gibi bir (bâtıl sebeple yemeyiniz.) Ondan her hangi haram suretle istifadeye kalkışmayınız. (Ve insanların mallarından bir kısmını) size haram olduğunu (siz bildiğiniz halde günah ile) günahı icap eden yalan şahitlik ile, yalan yere yemin ile veya rüşvet ile elde edip (yemek için o malları hakimlere düşürmeyiniz.) O hususta muhakemelere sebebiyet verip bir kısım malların beyhude yere elden çıkmasına meydan vermeyiniz. Bunun manevî, uhrevî mesuliyetini düşününüz.
Hâkim olan zat da basiret sahibi bulunmalıdır. İcap ederse davacıları uyarmaya ve irşad etmeye çalışmalıdır. Maamafih hâkim şahitlerin şahadetine veya davacı veya davalının yeminine binaen hüküm verir. Fakat eğer şahitler yalan yere şahadette bulunmuşlar ise veya yalan yere yemin yapılmış ise bu hükmün Allah katında bir kıymeti yoktur. Bunun bütün mesuliyeti yalan yere davada bulunanlara, yalan yere şahitlik edenlere, yalan yere yemine cüret edenlere aittir. Artık buna bir mü'min nasıl cesaret edebilir?..
"Gam değildir gide dünya kala din"
"Gam odur kim kala dünya, gide din"
|