2-Bakara Suresi 164. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında, nâsa faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden gemilerde ve Allah´ın semadan indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra ihya eylediği suda ve yeryüzünde her nevi hayat sahibi mahlûkat yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında musahhar olan bulutta teakkul eden bir kavm için elbette nice âyetler vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirini takibinde. İnsanlara faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden gemilerde ve Allah'ın semadan indirip onunla yer yüzüne ölümünden sonra hayat verdiği suda ve yeryüzünde her nevî hayat sahibi mahlukatı yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta düşünen bir kavm için elbette nice alâmetler vardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime de, Cenâb-ı Hakkın varlığını, birliğini, kudret ve azametini gösteren yaratılış hârikalarını insanlığın dikkat nazarına takdim ediyor. Evet…. Buyruluyor ki: Ey insanlar! Bir kere gözünüzü açın da güzelce bir düşününüz. (Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında) büyük alâmetler, hakkın varlığına büyük delâletler vardır. O muazzam sema kubbeleri, nedir? Şu üzerinde yaşadığımız güzel, pek hoş yer küresi ne kadar lâtiftir? (Gece ile gündüzün birbirini takibinde) dene kadar âyetler, alâmetler vardır. Bunlar ne kadar muntazam şekilde biri birini takip eder dururlar. Eğer böyle bir uyum ve intizam bulunmasa yer yüzünde yaşamak kabul olabilir miydi?.. (İnsanlara faydalı olan şeyler ile denizde yürüyen gemilerde) de ilâhî şefkate ne büyük dalâletler vardır. Eğer Cenâb-ı Hak havayı, suları ve diğer kuvvetleri İnsanlara hizmetçi kılmasa idi, deniz vasıtaları ile bir çok iktisadî, içtimaî faydaları elde edebilirler miydi? Uçakların insanlara hizmeti de bu cümleden değil midir? (Ve Allah'ın gökten) hava tabakalarından (İndirip onunla yer yüzüne ölümünden sonra tekrar hayat verdiği sularda) da onun kudretine ve Rab olduğuna ne kadar delilleri mevcuttur. Yer yüzü kış olunca nebatattan, güzel, zengin çiçeklerden mahrum kalır. Adeta ölmüş, lâtif bir hayattan mahrum kalmış bulunur. Fakat, sonra bahar olur, havadan lâtif, leziz yağmurlar yağmağa başlar, yer yüzüne yeniden bir güzellik, bir tazelik bahşeder. Yine Allah Teâlâ'nın (yer yüzünde her türlü hayvanatı) hayat sahibi olan mahlukatı (yaymasında) da nice âyetler vardır. Ne kadar muhtelif, hayat sahibi İnsanlar, aslanlar, atlar, mandalar, kuşlar ve saire vardır. Bütün bunların varlığı hikmet sahibi bir yaratıcının varlığına birer kesin delil değil midir? Aynı şekilde (rüzgârların) vakit vakit (değiştirilmesinde) de Yaratıcımızın varlığına büyük şahadetler vardır. Bu rüzgârlar Doğu, Batı, Güney, Kuzey kısımlarına ayrılmıştır. Bunlar nefislere rahat ve kuvvet verdikleri için ".r.i'.h" namını almışlardır. Çoğulu "riyâh" dır. (Ve yer ile gök arasında emre hazır olan bulutta) da hakkın varlığına, kudret ve hikmetine dalâlet eden nice alâmetler vardır. Bu bulutlar güzel, rengârenk bir şekilde görülür. Leziz, şeffaf suları taşırlar. Vakit vakit yükselir alçalır, yer yüzüne serinlik verir, faydalı yağmurlar yağdırırlar. Bütün bunlar Cenâb-ı Hakkın emrine tâbi, onun yarattığı birer eserdir. Artık bunlarda şüphe yok ki (aklını güzel kullanan bir kavim için bir çok alâmetler vardır.) Bütün bunlar öyle kendi kendine var olan, bir tesadüf eseri olarak bu kadar hikmetli ve faydalı bulunan şeyler değildir. Hiçbir akıl sahibi bu kanaatle olamaz. Artık bütün bu yaratılış harikalar! Bir hikmet sahibi Yaratıcının varlığına, azamet ve kudretine birer parlak delil değil de nedir?
Olanlar feyziyabı İntibah aşan kudretten
Alırlar hisset ibret temaşai tabiattan.
§ Vaktiyle Kureyş müşrikleri. Peygamber Efendimize müracaat ederek: Ya Muhammedi.. -Aleyhisselâm- Sen mabudunun vasfını bize anlat demişler. Bunun üzerine İlahınız bir tek Allah'tır, âyeti kerimesi nazil olmuştur. Bu müşriklerin 360 putları vardı. Böyle bir mabut nasıl olur? Diye taaccüp
etmişler, Hz. Peygamber'den bu Allah'ın birliği iddiasında sâdık olduğuna dair kendisinden bir âyet, bir alâmet istemişlerdi. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş Cenâb-ı Hakkın varlığına, birliğine delâlet ve şahadet eden bu kainata onların nazarı dikkatleri çekilmiştir. Artık şüphe yok ki aklını, fikrini, muhakemesini kaybetmeyen bir insan bu yaratılış hârikalarını güzelce seyr edince Cenâb-ı Hakkın varlığında, birliğinde asla şüphe edemez. Yazık ki akılların!, düşüncelerini suistimal eden bir çok kimseler de bulunmaktadır. Cenâb-ı Hak uyanma nasip etsin!
|