KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

17-İSRA SURESI (111 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali İsra Suresi 60  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 17/60
17-İSRA SURESI - 60. AYET    Mekke
وَإِذْ قُلْنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِالنَّاسِ ۚ وَمَا جَعَلْنَا الرُّؤْيَا الَّتِي أَرَيْنَاكَ إِلَّا فِتْنَةً لِلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي الْقُرْآنِ ۚ وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا طُغْيَانًا كَبِيرًا -60
Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru´yelletı eraynake illa fitnetel linnasi veş şeceratel mel´unete fil kur´an ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebıra
17-İsra Suresi 60. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve sana demiştik ki: «Senin Rabbin şüphesiz bütün nâsı ihata etmiştir ve sana göstermiş olduğumuz temaşayı ve Kur´an´daki lânet edilmiş olan ağacı da nâsa ancak bir imtihan için kılmıştık ve onları korkutuyoruz. Halbuki onlara pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey artırmış olmuyor.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve sana demişti ki: Senin Rabbin şüphesiz bütün insanları kuşatmıştır ve sana göstermiş olduğumuz görüntüleri ve Kur'ân'daki lanet edilmiş olan ağacı da insanları ancak bir imtihan için meydana getirdik ve onları korkutuyoruz. Halbuki onlara pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey arttırmış olmuyor.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Ve) Yüce Resul! Hatırla ki (sana demiştik ki, senin Rabbin) senin ve ümmetin hakkında merhamet ve ihsanını boMaştıran kerim mabudun (şüphesiz bütün insanları) ilmen, kudreten (kuşatmıştır) hepsi de onun kudret elinde bulunmaktadırlar, onların fiil ve amellerinden hiçbir şey o Yüce Yaratıcıya gizli kalamaz. (Ve sana göstermiş olduğumuz görüntüleri) senin için nasip olan fevkalâde, bir görüntüyü, bir görüşü, bir müşahedeyi (ve Kur'ân'daki lanet edilmiş olan ağacı da) yani: Cehennemde mevcut olup kendisinden, ancak lanetlenmiş kâfirlerin yiyecekleri zakkum ağacını da (insanlara bir imtihan için kılmıştık) bunlar insanlar için hikmet gereği bir tecrübe durumunda bulunmuştur. Bu suretle kendi kabiliyetleri kendilerine gösterilmiş olacaktır. (Ve onları) bu gibi imtihan vesileleri ile vesaire ile (korkutuyoruz) ta ki, korksunlar da hakkı düşünsünler, inkârı, ihtirasları bırakarak hidayete ersinler. (Halbuki,) bu hârikalar, bu tecrübe vesileleri (onlara) o inkarcılara (pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey arttırmış olmuyor) onlar yine haddi aşarlar, cehaletlerinde, inkârlarında devam gösterir dururlar. İşte Resûl-i Ekrem'in kavuştuğu (görüntüyü) ve Kur'an-ı Kerim'deki zikredilen ağacı inkârları da bu cümledendir. § Bu âyeti kerimedeki rüyadan maksat, ya Miraç gecesindeki temaşadan, sema-lardaki, yerlerdeki acaip kudreti seyretmekten ibarettir. Bu harika geceleyin meydana geldiği için rüya diye beyan buyurulmuştur. Maamafih rüya lafzı, temaşa etmek yerinde de kullanılmaktadır. Veyahut buna rüya denilmesi hakikaten maydana gelen temaşayı kâfirlerin inkâr etmelerinden dolayıdır ki, onlar bu harikanın rüya âleminde bile görülmüş olmasını imkânsız kalbul etmişlerdi. Bununla beraber bu rüyadan maksat, bir kısım müfessirlere göre de Resûl-i Ekrem'in Mekke müşrikleri hakkında gördüğü rüyadır ki: Onların Bedir muharebesinde syenilip, kahr olacaklarını, onlardan bir kısmının nerelerde öldürülüp toprağa gömüleceğini daha Mekke'de iken rüyasında görmüş, bilahara bu hâdise meydana gelmiştir. § Zakkum da kırlardaki bir bitkidir ki, zehirli bulunur. Ve içinde hurma ve kaymak bulunan bir yiyeceğe de Zakkum denilir. İşte Ebu Cehl gibi kâfirler, bu görmeyi, bu Zakkum ağacını inkâr etmişler, cehennem gibi bir ateşli mahalde bir ağaç nasıl bulunabilir demişler, Kur'an'ın beyanlarına karşı inkarcı ve alaycı bir vaziyet almışlardı. Onlar Allah'ın kudreti ile nice hârikaların meydana gelmiş ve gelmekte olduğunu düşünmemiş, dünyada bile ateşler içinde, denizler dibinde nice hayvanların yaşayıp ta yanmadıklarını, boğulmadıklarını hiç nazarı ibrete almamışlardır. Artık bütün bu gibi ilâhî açıklamalar, onların haklarında bir sınama, bir imtihan mahiyetinde bulunmuştur. Onlar nihayet lâyık oldukları ebedî cezalara kavuşacaklardır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014