KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

27-NEML SURESI (93 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Neml Suresi 40  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 27/40
27-NEML SURESI - 40. AYET    Mekke
قَالَ الَّذِي عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ الْكِتَابِ أَنَا آتِيكَ بِهِ قَبْلَ أَنْ يَرْتَدَّ إِلَيْكَ طَرْفُكَ ۚ فَلَمَّا رَآهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ قَالَ هَٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّي لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ ۖ وَمَنْ شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيٌّ كَرِيمٌ -40
Kalellezı ındehu ılmüm minel kitabi ene atıke bihı kable ey yertedde ileyke tarfük felmma raahü müstekırran ındehu kale haza min fadli rabbı li yeblüvenı e eşküru em ekfür ve men şekera fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe inne rabbı ğaniyyün kerım
27-Neml Suresi 40. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Yanında kitaptan bir ilim bulunan zât da dedi ki: «Ben onu sana daha kendine gözün dönmeden getiririm.» Vaktâ ki (Hazreti Süleyman) Onu (tahtı) yanında karargir olmuş gördü, dedi ki: «Bu Rabbimin fazlındandır, tâ ki beni imtihan etsin ki, şükür mü ederim, yoksa küfran-ı nîmette mi bulunurum ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi lehine şükreder. Ve kim de küfran-ı nîmette bulunursa, şüphe yok ki, Rabbim ganîdir, kerîmdir.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Yanında kitaptan bir ilm bulunan zat da dedi ki: Ben onu daha gözünü açıp kapamadan getiririm. Ne zamanki -Hz. Süleyman-onu -tahtı- yanında yerleşmiş olarak gördü, dedi ki: Bu Rabbimin lütufundandır, tâki beni imtihan etsin ki, şükür mü ederim yoksa nimete karşı nankörlük mü ederim ve her kim şükür ederse ancak kendi nefsi lehine şükür eder. Ve kim de nimete karşı nankörlükte bulunursa, şüphe yok ki, Rabbimin hiç bir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Süleyman Aleyhisselâm, o tahtın daha çabuk getirilmesini arzu buyurduğu için (Yanında kitaptan bir ilm bulunan zat) yani: Bütün vahiy ve ilmin yollarını bilen veya Levh-i Mahfuz'daki yazılara vakıf bulunan veya Hz. Süleyman'a ait bir kitabın içeriğini bilen bir yüce zat da (dedi ki: Ben onu) o tahtı Ey Muhterem Hz. Süleyman!, (sana daha gözünü açıp kapamadan getiririm) Yani: Bir şeye bakıp da daha ondan bakışını çekmeden o tahtı huzuruna getirmiş olurum. Bunu diyen zat hakkında ihtilâf vardır. Bu zat, çoğu müfessirlere göre Süleyman kâtibi veziri "Asaf Ibni Berhiyâ" dır veya Hızır Aleyhisselâm'dır, yahut Cibril Aleyhisselâm'dır. (Ne zaman ki,) bu konuşmayı müteakip Hz. Süleyman (onu) o tahtı (yanında yerleşmiş olarak gördü) öyle harikulade bir şekilde hemen huzuruna getirilmiş buldu (dedi ki: Bu Rabbimin lütufundandır) böyle büyük bir tahtın uzak bir beldeden buraya kadar bir an içinde getirilmiş bulunması, Allah'ın lütfundan başka bir şey değildir, bizim buna bir hakkımız yoktur. O kerim Rabbim, böyle bir lütufta bulundu (tâki beni imtihan etsin ki) benim bu ilâhi ihsanı nasıl karşılayacağımı meydana çıkarsın ki, ben buna karşı (şükür mü ederim, yoksa nimete karşı nankörlükte mi bulunurum) yani: Bu ilâhi lütufun değerini bilir, bundan dolayı da şükür vazifesini yerine mi getiririm, yoksa aksine hareket ederek nankörlükte mi bulunurum, bu ortaya çıkmış olsun. Evet.. Bu suretle de halka bir kulluk dersi verilmiş olsun, kavuştuğu bir nimetten dolayı Yüce Peygamberin nasıl şükür secdesine kapandığını umuma karşı uyulması gereken bir örnek olmak üzere tecelli etmiş bulunsun. İşte Hz. Süleyman da bu şükrün lüzumuna işaret için şöyle buyurmuştu: (ve herkim şükrederse ancak kendi nefsi lehine şükreder) çünkü o şükrün faidesi kendisine aittir, nail olduğu nimetin artmasına sebep olur, insanlık vazifesini yerine getirmiş bulunur, (ve) Bilakis (kim de küfranı nimette bulunursa) kendi zararına hareket etmiş olur, şükür vazifesini yetine getirmemiş nankörlük göstermiş, fazla nimete ulaşmak kabiliyetinden mahrum kalmış bulunur. (Şüphe yok ki, Rabbim ganidir) kimsenin teşekkürüne muhtaç değildir. Şükrün terkedilmesi, haşa Allah'ın zatına bir zarar vermez, o Allah Teâlâ (kerîmdir) şükretmeyen kullarına danimet verir, onları hemen cezalandırmaz. Artık o yüce yaratıcının nimetlerine kavuştukları halde nankörlükte bulunanlar, şükür vazifesini yerine getirmeye çalışmayanlar, kendilerini bu insani olmayan vaziyetlerinden biraz utanç duymalı değil midirler?

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014