KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

27-NEML SURESI (93 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Neml Suresi 44  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 27/44
27-NEML SURESI - 44. AYET    Mekke
قِيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَ ۖ فَلَمَّا رَأَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَنْ سَاقَيْهَا ۚ قَالَ إِنَّهُ صَرْحٌ مُمَرَّدٌ مِنْ قَوَارِيرَ ۗ قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ -44
Kıyle lehedhulis sarh felemma raethü hasibethü lüccetev ve keşefet an sakayha kale innehu sarhum mümerradüm min kavarır kalet rabbi innı zalemtü nefsı ve eslemtü mea süleymane lillahi rabbil alemın
27-Neml Suresi 44. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ona denildi ki: «Saraya gir.» Vaktâ ki onu gördü, onu derin bir su sandı, iki baldırını açıverdi. (Hazreti Süleyman) Dedi ki: «O hakikaten sırçalardan döşenmiş düz, açık bir yerdir.» Kadın da dedi ki: Yarabbi! ben nefsime zulmettim ve Süleyman ile beraber âlemlerin Rabbi olan Allah´a teslim oldum.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ona denildi ki saraya gir. Ne zamanki onu gördü, onu derin bir su sandı, iki baldırını açıverdi. -Hz. Süleyman- dedi ki: 0 hakikaten billurdan döşenmiş, düz, açık bir yerdir. -Kadın da- dedi ki: Yarabbi! ben nefsime zulmettim ve Süleyman ile beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Belkıs Hz. Süleyman'ın sarayına gelince teşrifatçılar tarafından (Ona) Belkıs'a (denildi ki, saraya gir) içeriye git. Halbuki: 0 sarayın giriş, beyaz şeffaf, billurdan bir tabaka ile döşenmiş altından da akan su bulunmuş idi. 0 ince cam tabaka adeta bir engin deniz, derin bir su safhası gibi görünüyordu. Belkıs, (Ne zamanki,) gelip (onu gördü, onu derin) muazzam (bir su sandı) oradan geçmek için (iki baldırını açıverdi) Belkıs'ın bu hareketini karşıdan gören Hz. Süleyman, ona bakmamak için mübarek gözlerini başka tarafa çevirerek seslendi: (dedi ki: 0) su sandığın (hakikaten billurdan) ince camlardan (döşenmiş düz, açık bir yerdir) öyle açılmaya lüzum yok. 0 hükümdar olan kadın da (dedi ki: Ey Rabbim!. Ben nefsime zulmettim) şimdiye kadar senden başkasına ibadette bulundum, şimdi uyandım, (ve Süleyman ile beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.) Ey Yüce Mabudum! Senin birliğini tasdik yalnız ilâhi zatına ibadetle mükellef olduğumu idrak ederek İslâm dinini kabul eyledim. İşte bu zeki kadın, bu hâdiseden de bir ders almış oldu, böyle bir camdan meydana gelmiş su sahası sanarak hataya uğradığını anladı, vaktiyle güneşi mabut sanarak ona ibadet etmiş olmasının da bir hata bir sapıklık olduğunu düşündü. Kısacası: Hz. Süleyman'ın böyle bir manzarayı ona göstermiş olması onun için bir uyanma vesilesi teşkil etmişti. Bir rivayete göre Belkıs İslâmiyeti kabul ettikten sonra yine Yemen'e hükümdar olarak gönderilmiş, orada ölünceye kadar kalmıştır. Belkıs'ın Hz. Süleyman ile evlendiğine ve anasının bir cin olduğuna dair Kur'an-ı Kerim'de bir işaret yoktur. Süleyman Aleyhisselâm, kırk sene kadar hükümdarlıkta bulunmuş, elli üç yaşında iken ahirete irtihal buyurmuştur. Kendisinden sonra oğlu hükümdarlık makamını elde etmiş ise de Beni İsrail arasında ihtilâflar meydana gelmiş. Yehuda ve İsrail devleti adıyla iki devlete ayrılmıştır. Yehuda devletinin payitahtı, Kudüs-i Şerif idi, hükümdarları Hz. Süleyman'ın oğulları ve torunları bulunuyordu. İsrail devletini de Süleyman Aleyhisselâm'ın hizmetçilerinden biri kurmuş, sonra bunlar on sıbttan = bir babadan türemiş on kabileden ibaret bulunmuşlardır ki: Esbatı beni İsrail denilir. Bunların başkentleri "Nablus" sonra "Sâmiriyye" şehri idi. Bunlar tamamen yoldan çıkmış, nice bâtıl yollara, kanaatlere sahip olmuşlardır. "Sarh" Köşk, saray, yüksek ve muhkem bina demektir. "Lücce" toplanmış çok su, suyun orta, derin mahalli, engin deniz mânasındadır. "Sâk" baldır, incak ağacın kök ile dalları arasındaki kısımdır. "Mümerred" düz kaypak bir yer demektir. "Kavarir" de camdan şişeden, sırçadan yapılan kap vesair manâsına olan "karûrenin" çoğuludur.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014