KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

21-ENBIYA SURESI (112 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Enbiya Suresi 82  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 21/82
21-ENBIYA SURESI - 82. AYET    Mekke
وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَٰلِكَ ۖ وَكُنَّا لَهُمْ حَافِظِينَ -82
Ve mineş şeyatıyni mey yeğusune lehu ve ya´melune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizıyn
21-Enbiya Suresi 82. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve şeytanlardan onun için dalgıçlık edenleri ve ondan başka ileri yapanları da (musahhar kılmıştık) ve onlar için hıfz edenler Biz olduk.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve şeytanlardan onun için dalgıcılık edenleri ve ondan başka işleri yapanları da -musahhar kılmıştık- ve onlar için hıfzedenler biz olduk.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(Ve şeytanlardan onun için) Süleyman Aleyhisselâm'a mahsus olmak üzere (dalgıcılık edenleri de) emrine verdik ki, kötülükte ısrar eden mahluklar bile, Hz. Süleyman'ın emrine itaate mecbur bulunuyorlardı, onun için denizlere dalarak en nefis, kıymetli şeyleri, cevherleri çıkarıyorlardı, (ve ondan başka) öyle denizlere dalıp faideli şeyleri çıkarmadan ayrı (işleri yapanları da) öyle muhtelif işlerde çalışan, şehirler yapan, garip sanatlar meydana çıkaran şeytanları da Hz. Süleyman'a musahhar kılmıştık. İşte Cenab-ı Hak, dileyince böyle hârikalar vücude getirir, kâfirleri de müminlere hizmetçi kılar. (Ve onlar için) o istihdam edilen şeytanlar için, Hz. Süleyman'a muhalefette bulunmamaları, onun emrine muhalefet etmemeleri, yaptıklarını daha sonra bozmamaları hususunda (hıfzedenler bîz olduk.) yani: Hak Teâlâ Hazretleri onları ilâhî kudreti ve büyüklüğü ile öyle zapt etmiş, onları koruma altında bulundurmuş, isyanlarına, kaçınmalarına yaptıklarını bozmamalarına meydan vermemiştir. Şeytanlar, gündüzün yaptıkları şeyleri daha gece olmadan bozarlar, bu onların yaratılışı gereğidir. Fakat Hz. Süleyman'a karşı bunu yapmağa muktedir olamamışlardı. Çünkü Cenab-ı Hak, onları Hz. Süleyman'a karşı öyle bozguncu hareketlerden men etmişti. Deniliyor ki: Bir kısım melekler ve mümin cinler bu hususa tâyin edilmişti. O şeytanların fesadına meydan vermiyorlardı. § Süleyman Aleyhisselâm, Davûd Aleyhisselâm'ın oğludur. Onun vefatından sonra yerine henüz onüç yaşında iken hükümdar olmuş, sonra da kendisine peygamberlik verilmişti. Payitahtı Kudüs-ü Şerif idi. Tedmür şehrini ve diğer bir kısım beldeler! Yaptırmıştır. Yedi senede Mescid'i Aksa'yı imal ettirmişti. Kendisine birçok hükümdarlar itaatte bulunmuşlar, hediyeler göndermişlerdi. Hattâ Himyer hükümdarlarından Yemen melikesi olan Belkıs gelerek kendisini ziyaret etmiştir. Zamanında İlim ve hikmet, san'at ve ticaret pek ziyade gelişmişti, mükemmel gemiler yaptırmıştı, Kızıldeniz'de ve Uruman'da dolaşan tüccarlar, memlekete kıymetli şeyler getiriyorlardı. Hz. Süleyman, bir mucize olmak üzere kuşların dillerini, maksatlarını anlardı, hükmü cinlere ve rüzgârlara bile geçerdi. Kırk sene hükümette bulunduktan sonra elliüç veya altmış yaşında iken milâttan 962 veya 976 sene evvel ahirete irtihal etmiştir. Kendisinin "Agâni" ünvaniyle manzumeleri ve hikmetli bir kitabı olduğu rivayet edilmiştir. Kendisinin veziri, akıl ve hikmet sahibi bir zat olan "Asaf" idi. Süleyman Aleyhisselâm'dan sonra oğlu yerine hükümdar olmuş ise de devletini muhafaza edememiş, ayrılıklar yüz göstermiş, İsrail oğulları iki devlete ayrılmışlardır. Biri "Yehûdâ" devleti idi ki, payitahtı Kudüs-ü Şerif idi ve bu devlet insanların gözünde daha muteber bulunuyordu. Diğeri de "İsrail" devleti idi ki, bunun idare merkezi "Nablus" sonra da "Samire" şehri olmuştu. Bu devlet, on sıbttan = kabileden ibaret olduğu için hükümdarlarına "MüIükî isbat" da denilmişti. Bunlar Yehûdâ devletine karşı isyancı, gasbedici sayılıyorlardı. Daha sonra o iki devlet de doğru yoldan çıkmıştı, onlar Musa Aleyhisselâm'ın şeriatına muhalefete başlamış, aralarında birçok bidatlar meydana gelmişti. Hattâ İsrail devletinde putperestlik bile ortaya çıkarak "Beal" denilen bir puta tapmaya başlamışlardı. Sonunda İsrail devleti, Asurîler tarafından mahvedildi. Yehûdâ devleti de "Buhtinesser" in hücumuna uğradı, Birçok Yahudiler bâbil esaretine düştü, daha sonra da İsrail oğulları Iranî'lerin, Yunanîlerin ve Roma'lıların hâkimiyetleri altında kalmışlardı.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014