46-Ahkaf Suresi 17. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve o kimse ki, anasına babasına dedi ki: «Üf ikinize! Beni korkutuyor musunuz ki, ben çıkarılacağım? Halbuki, benden evvel nice nesiller gelip geçmiştir.» Anası ile babası ise Allah´tan medet istiyor: «Yazık sana! İmân et, şüphe yok ki, Allah´ın vaadi haktır (diyorlardı).» Oğulları ise hemen diyordu ki, «Bu (dediğiniz), evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve o kimse ki, anasına babasına dedi ki: «Üf ikinize! Beni korkutuyor musunuz ki, ben çıkarılacağım? Halbuki, benden evvel nice nesiller gelip geçmiştir.» Anası ile babası ise Allah´tan medet istiyor: «Yazık sana! İmân et, şüphe yok ki, Allah´ın vaadi haktır (diyorlardı).» Oğulları ise hemen diyordu ki, «Bu (dediğiniz), evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ve o kimse ki, anasına, babasına: Dedi ki: Uf ikinize!. Beni korkutuyor musunuz ki, ben çıkarılacağım?. Halbuki, benden evvel nice nesiller gelip geçmiştir. Anası ile babası ise Allah'tan medet istiyor, yazık sana!. İmân et, şüphe yok ki, Allah'ın vâ'di haktır -diyorlardı- -Oğulları ise -hemen diyordu ki, bu,-dediğiniz-evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.
17. Bu mübarek âyetler de dindar olan anasiyle babasına karşı bilâkis isyankâr olan, âhiret hayatını inkâr eden, o hususa dâir beyânları masaldan sayan bir şahsın ahvalinin aşağılığını tasvir ediyor. O gibi inkarcı şahısların hüsrana uğramış olduklarını ve herkesin kendi amellerine göre derecelere ayrılacağını ihtar ediyor ve kâfirlerin nasıl bir ceza hitabına mâruz kalacaklarını ve kendilerinin kibirlenmeleri ve fâsıkça hareketleri sebebiyle nasıl bir zillet azabına tutulacaklarını şöylece beyân buyurmaktadır. (Ve o kimse ki,) Yâni: Gelişigüzel herhangi bir şahıs ki, ehl-i îmandan olan (anasına, babasına) kendisini îmana davet ettikleri zaman (dedi ki: Uf ikinize!.) teessüf olunur hâlinize!, (beni korkutuyor musunuz ki: Ben) öldükten sonra bir gün kabrimden (çıkarılacağım) toprak kesilmiş iken yeniden hayat bulacağını, bir ceza yurduna sevk edileceğim!, (halbuki, benden evvel nice nesiller gelip geçmiştir.) Ad, Semud kavimleri gibi nice kuvvetli ümmetler tarihe karışmıştır, hiçbiri yeniden hayat bulmamıştır, artık ben mi bulacağım?. Bu âhiret hayatını inkâr eden şahsın (anası ile babası ise) oğullarının bu câhilce, inkarcı hâlinden üzülerek (Allah'tan medet istiyor) oğullarının îmana muvaffak olması için Cenab-ı Hak'ka yalvarıyorlar ve oğullarına hitaben (yazık sana) kendini ebedî helake mâruz bulunduruyorsun (şüphe yok ki, Allah'ın vâ'di haktır) kulları kabirlerinden kaldırıp tekrar hayata nail buyuracağına âid olan ilâhî vâ'di herhalde gerçekleşecektir, diyorlardı. Bu güzel ihtara rağmen oğulları ise küfrlerinde ısrar ederek (hemen diyordu ki: Bu) dediğiniz sözler (evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.) asılsız iddialarından ibarettir, bizim için yeniden hayata ermek mümkün bulunmamaktadır..
|