KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

4-NISA SURESI (176 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Nisa Suresi 153  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 4/153
4-NISA SURESI - 153. AYET    Medine
يَسْأَلُكَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَاءِ ۚ فَقَدْ سَأَلُوا مُوسَىٰ أَكْبَرَ مِنْ ذَٰلِكَ فَقَالُوا أَرِنَا اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ ۚ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذَٰلِكَ ۚ وَآتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَانًا مُبِينًا -153
Yes´elüke ehlül ehlül kitabi en tünezzile aleyhim kitabem mines semai fe kad seelü musa ekbera min zalike fe kalu erinellah cehratem fe ehazethümüs saıkatü bi sulmihim sümmettehazül ıcle mim ba´di ma caethümül beyyinatü fe afevna an zalik ve ateyna musa sültanem mübına
4-Nisa Suresi 153. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ehl-i kitab, üzerlerine bir kitap indirmeni senden isterler. Muhakkak onlar bundan daha büyüğünü Mûsa´dan istemişler de, «Bize Allah´ı apaçık göster,» demişlerdi. Artık zulümleri sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık mûcizeler geldikten sonra da buzağıyı (ma´but) ittihaz ettiler. Nihâyet bundan affettik ve Mûsa´ya pek zahir bir saltanat verdik.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ehli kitab, üzerlerine bir kitap indirmeni senden isterler. Muhakkak onlar bundan daha büyüğünü Musa'dan istemişler de bize Allah'ı apaçık göster demişlerdi. Artık zulümları sebebiyle kendilerini yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık mucizeler geldikten sonra da buzağıyı -mabut- edindiler. Nihayet bundan affettik ve Musa'ya apaçık bir saltanat verdik.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, Yahudilerin Rasülü Ekrem Efendimizden ve evvelce de Hz. Musa'dan ne kadar inkarcı ve sınır tanımaz bir şekilde isteklerde bulunduklarını ve bu yüzden karşılaştıkları felâketleri bildiriyor. Hz. Musa'nın nail olduğu güç ve kuvveti ve Yahudilerin vaktiyle ne gibi vazifeler ile görevli bulunmuş olduklarını da gösteriyor. Şöyle ki: Habibim!, (ehli kitap) Yahudi âlimleri (üzerlerine) gökten (bir kitap indirmeni senden isterler) Hz. Musa'ya nazil olan kitap gibi sana da hepsi birden bir kitabın indirilmesini teklif ederler veyahut levhi mahfuz üzerine semavî bir yazı ile yazılmış bir kitabın inmesini isterler. Onların iyi niyetine dayanmayan bu sualinden dolayı üzülme, çünki (muhakkak onlar) o Yahudilerin ecdat ve soyları (bundan daha büyüğünü Musa'dan istemişler de bize Allah'ı) açıkça (apaçık göster demişlerdi) onların reislerinden bulunan yetmiş kişi böyle sınır tanımazca bir istekte bulunmuşlardı. Şimdiki Yahudiler de onların yolu ve tabiatı üzere bulunduklarından sen bunların böyle taleblerine ehemmiyet verme. Bunlar böyle bir suali iyi niyetle sormuş değildirler. Maksatları inkârdır. Yoksa Cenâb-ı Hak dilerse ilâhî kitabını birden de indirebilir. (Artık) o görmek talebinde bulunanları (zülumları sebebiyle) inatları ve kendi hallerine göre meydana gelmesi imkânsız olan bir yüce tecelliyi taleb eylemeleri yüzünden (kendilerini yıldırım çarptı) gök tarafından gelen bir ateşin çarpmasıyla helak oldular. Sonra Hz. Musa'nın temennisiyle affa uğrayıp bir büyük mucize eseri olarak yeniden hayat buldular, (kendilerine) Cenâb-ı Hak'kın birliğine, peygamberlik ve ri s âl et in hak olduğuna dâir (apaçık mucizeler geldikten sonra da) Meselâ: Hz. Musa'nın Firavne karşı gösterdiği asası, beyaz eli gibi, denizin yarılması gibi hârikalar vücude geldiği halde (buzağıyı -mabut-edindiler) Hz. Musa'nın bir müddet yokluğundan istifâde ederek Samirî adındaki bir lânetlinin sözüne kapılarak buzağıya taptılar, Hz. Harun'un sözlerini dinlemediler, (nihayet) onları bu büyük cinayetten de (affettik) onları, köklerini kesmek suretiyle, mahv ve helak etmedik, (ve Musa'ya pek açık bir saltanat) bir açık delil, bir burhan, bir büyüklük ve galibiyet (verdik) öyle ki, o buzağıya tapanlara tövbekar olabilmeleri için kendilerini öldürmelerini emretmiş, onlar da o isyanlarından kurtulmak için bu emre uymuşlardır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014