4-Nisa Suresi 63. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında müessir söz söyle. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ onların kalplerinde ne olduğunu bilir. Artık onlardan çekin ve onlara öğüt ver ve onlara nefisleri hakkında tesirli söz söyle. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Onlar) böyle yalan söyleyen münafıklar (o kimselerdir ki) onların kalplerindekiler Allah katında gizli değildir. (Allah Teâlâ onların kalplerinde) nifak adına, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşı kin ve düşmanlık adına (ne olduğunu bilir) her ne kadar onu gizlemeye çalışsalar da, yalan yere yemin edip özür dilseler de (artık) Habibim!. Sen olgunluk göster (onlardan çekin) onları azarlama, onları cezalandırmaktan menfaat gereği vazgeç veya onların ileri sürdükleri mazeretleri kabul etme (ve onlara öğüt ver) onları nifaktan alıkoyacak nasihat I arda bulun, onları Cenab'ı Hak'kın, l öl l Tin i kazıyacak azabından korkut (ve onlara nefisleri hakkında) nefislerinin ıslahı hususunda veya onlara başkalarının yanında değil, yalnız kendilerine gizlice (müessir) kalplerinde tesir edecek şekilde (söz söyle) t âl i ondan faydalanabilsinler, gafletten uyansınlar, ilâhî azaptan korksıınlar, ayrılık ve nifaktan vazgeçsinler. Aksi takdirde uğrayacakları ilâhî azaba hazırlansınlar.
Bu âyeti kerime, Rasülü Ekrem efendimizin edebî ifade gücüne, etkili, nazi
km et I i va'z ve irşada sahip olduğunu göstermektedi
§ Rivayete göre münafıklardan bir kimse, Yahudilerden biriyle bir hususta çekişmede bulunmuşlar. Yahudi demiş ki, aramızdaki çekişmeyi hal için Ebııl Kaşıma, yani Rasülü Ekrem'e müracaat edelim: Münafık da Yahudilerin âlimlerinden olan Keab ibnil Eşref e müracaat etmelerini istemiş. Keab ise rüşvet almaya çok düşkün imiş. Yahudi ise Rasülü Ekrem'in rüşvete asla iltifat etmeyip hak ile hükmedeceğini bildiğinden her halde Rasülııllah'a müracaat edilmesinde İsrar etmiş, nihayet Hz. Peygamber'e gidip keyfiyeti anlatmışlar. Yüce Peygamberimiz Yahudi lehine hüh met m iş, münafık bu hükme razı olmamış, Hz. Ebıı Beki re müracaat etmişler, o da Yahudi lehine hü km eylem iş, münafık yine razı olmamış, Hz. Ömer'e müracaat etmelerini istemiş, sonunda ona müracaatta bulunmuşlar. Yahudi haber vermiş, biz Hz. Muhammed'e ve Hz. Ebıı Bekir'e müracaat ettik, benim lehime hükmettiler, bu hasmım onların hükmüne razı olmadı, sana müracaat etmemizi istedi. Demiş, Hz. Ömer de o münafığa hitaben: Öyle mi?, diye sormuş, o da evet öyle oldu demiş, bunun üzerine Hz. Ömer, biraz sabredin, burada durun, ben şimdi gelirim diye söylemiş, gidip kılıcını kuşanarak bunların yanına gelmiş, "Allah Teâlâ'nın ve Resulünün hükmüne razı olmayanın cezası budur" diye kılıcı ile münafığın boynunu uçurmuştur. Münafığın ailesi Hz. Peygambere gelerek Hz. Ömer'den şikâyet etmişler Rasülü Ekrem de durumu sormuş, Hz. Ömer de: Ya Rasûlüllah!. O münafık senin hükmüne razı olmadığı için bu cezaya lâyık olmuştu, demiş. Bu konuşmayı müteakîb de Cibril Emin gelmiş, Ömer, Farııktıır, hak ile bâtılın arasını ayırmıştır, diye lehinde şahitlikte bulunmuş, bunun üzerine Rasülü Ekrem de: Ya Ömer!. Sen Farııksıın, diye buyurmuştur.
İşte bu mübarek âyetler bu hâdise üzerine nazil olmuştur. Bu halde T ag ut' d an maksat, Keab ibnil Eşrefti de daha başka sebepler de gösterilmiştir. Bilgi Allah katındadır:
Münafık, öyle şeytan tabiat bir şahsın muhakemesini İs tefsirleı
|