4-Nisa Suresi 33. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve hepsi için baba ve ananın ve yakın hısımlarının ve yeminlerinizin akdettiği kimselerin terekelerinden miras alır varisleri kıldık. Artık onlara nâsiplerini veriniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ herşey üzerine bihakkın şahittir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve hepsi için baba ve ananın ve yakın hısımlarının ve yemin-lerinizin akdettiği kimselerin terekelerinden miras alır varisleri kıldık. Artık onlara nasiplerini veriniz. Şüphe yok ki: Allah Teâlâ her şey üzerine hakkıyla şahittir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) erkek ve dişiden (hepsi için) herbirine mahsus (baba ve ananın ve) soy ve evlenme yoluyla (yakın hısımların ve yeminlerinizin) yani: Sağ ellerinizin veya yaptığınız andların (akdettiği) tayin eylediği (kimselerîn) yani: Koca ve eşlerin veya mevlelmüvalât denilen şahısların (terekelerinden) bdirli miktarlarda (mîras alır varisler kıldık) tayin ettik, her birinin sahip olduğu miras ve istihkak bir fayda ve hikmet gereğidir, (artık onlara) o varislere, müstehiklere (terekelerinden hakları olan nasiblerini) hisselerini (veriniz) onu çok görmeyiniz, vermekten çekinmeyiniz. (Şüphe yok ki. Allah Teâlâ her şey üzerine hakkıyla şahittir.) sizin hal ve hareketinizi ve hak sahibi olanlara hisselerini verip vermediğinizi de görüp bilmektedir. Artık onun emirlerine muhalefeten korkunuz hakkıyla itaatte bulununuz ki, onun fazi ve keremine nail olasınız.
§ Eymân, yeminin çoğuludur. Yemin ise sağ el mânâsına olduğu gibi and mânâsını da ifade eder. Muamelelerin ve musafahaların çoğu sağ el ile yapıldığı için bir kısım iktisadî, içtimaî muameleler sağ ele nisbet edilmektedir. Bununla beraber câhiliyet zamanında ve İslâm'ın başlangıcında bazı kimseler birbiriyle yemin ederek kanları, canlan, harp ve sulhta müşterek olmak üzere and içerler, birbirine varis olmaya söz verirlerdi. Daha sonra böyle bir teahhüt isSâmiyete göre hükümsüz kalmıştır.
§ Velâyı müvalât, nesebi bilinmeyen bir şahsın şartları çerçevesinde başka bir şahıs ile akdeylediği bir velâdan, bir hükmî akrabalıktan, bir dayanışma bağından ibarettir. Şöyle ki: Nesebi bilinmeyen veya dâri harpten dâri İslâm'a gelip isiâm dinini kabul eden bir şahıs bir müslümana veya bir zımmîye hitaben "Sen benim mevlâmsın, ben şayet bir cinayet işlersem diyetini sen verirsin, ben ölünce de bana sen varis olursun" diyip o da kabul etse aralarında bir velâyimüvalât sözleşmesi yapılmış olur. Bu halde o şahısa mevlâyı esfel, bu velâyı kabul eden kimseye de mevlâyı âlâ denilir…
İşte bu, bir mevlel müvalât meselesidir, bunun şer'î hikmeti de fertler arasında bir; bağ, bir dayanışma meydana getirmek gibi şeylerdir. Maamafih bu velâyı isteyen şahsın arap evlâdından olmaması lâzımdır. Çünki arapların arasında kabile ve aşiret teşkilâtı mevcut, bu suretle aralarında dayanışma yürürlükte olduğundan bu mevalât akdine ihtiyaç yoktur.
|