4-Nisa Suresi 100. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve her kim Allah Teâlâ yolunda muhâcerette bulunursa yeryüzünde birçok hayırlı barınacak yer ve genişlik bulur. Ve her kim hanesinden Allah Teâlâ´ya ve resûlüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da kendisine ölüm yetişirse muhakkak onun mükâfaatını vermek Cenâb-ı Hakk´a aitir. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve her kim Allah Teâlâ yolunda hicret ederse yeryüzünde birçok hayırlı barınacak yer ve genişlik bulur. Ve her kim hane-sinden Allah Teâlâ'yave resulüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da kendisine ölüm yetişirse muhakkak onun mükâfatını vermek Cenab'ı Hak'ka aittir. Ve Allah Teâlâ çok bağışlayıcı, pek esirgeyicidir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, hicret etmeye teşviki ve yolculuk halindeki dinî kolaylıkları göstermektedir. Şöyle ki: (Ve her kim Allah Teâlâ yolunda) cihat uğrunda, İslâm dinine hizmet hususunda (hicrette bulunursa) yurdunu bırakıp başka münasip bir yere giderse (yeryüzünde) yolculukta bulunacağı sahalarda (birçok hayırlı barınacak yer) düşmanlarının zilletine sebep olacak faideli yer (ve) geçimi hususunda (genişlik bulur) Cenâb-ı Hak ona genişlik gösterir, onu bol bol rızı ki andırır, (ve her kim) hanesinden, yurdundan (Allah Teâlâ'yave Resulüne) onların rızalarını kazanmak, İslâm dinini korumak için (muhacir olarak çıkarsa, sonrada) daha maksadına kavuşmadan (kendisine ölüm yetişirse muhakkak onun mükâfatını vermek Cenâb-ı Hak'ka aittir) onun sevap ve mükâfatı Allah katında bir lütuf olarak sabit olmuş olur. (ve Allah Teâlâ çok bağışlayandır.) Bu gibi kullarının kusurları olsa da onu af eder ve örter ve Cenab'ı Hak (pek esirgeyendir) mağfiret buyurmakla beraber bir nice lütuf ve marhamette de bulunur. O gibi zatlara hicret sevabını fazlasıyla ihsan buyurur.
§ Rivayete göre hicret hakkındaki âyetler nazil olunca bunları Mekke'i Mükerreme'd e ikamet eden ve pek ihtiyar, hasta bulunan Cündüb bini Zam re adındaki bir müslüman duymuş "ben zayıf bir kimse değilim, yolunu tayin edip girebilirim, vallahi ben bir gece bile artık Mekke'de duramam, beni yolcu ediniz diye yemin eylemiş, ve hazırlanan bir nakil vasıtasıyle Medine'i Münevvere tarafına yola çıkmış, fakat bu mübarek zat daha yolda iken kendisinde ölüm alâmetleri görünmeğe başlamış, bunun üzerine sağ elini sol eline koymuş, Allah'ım!. Şu senin, şu da Resulün içindir. Resulün sana ne ile beyât ettiyse ben de öyle beyât ediyorum demiş, bunu müteakip "Tenim" denilen mevkide vefat eylemiştir. Bu hadiseyi eshabı kiram işitince o zat Medineye kadar gelmiş olsa idi sevap ve mükâfatı daha fazla olurdu demişler, müşrikler de gülümsemişler, maksadına kavuşamadı diye söylenmişler. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş, böyle güzel inanca sahip, din uğrunda fedakâr olan zatların büyük mükâfatlara nail olacakları müjde edilmiştir. Binaenaleyh bu gibi mübarek zatlar güzel niyetleri sebebiyle hicrete tamamen muvaffak olan zatlar gibi sevaba nail bulunmuşlardır.
|