11-Hud Suresi 46. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Buyurdu ki: «Ey Nûh! O muhakkak senin ehlinden değildir. Şüphesiz ki o gayrı sâlih bir iştir. Artık kendisine senin için bilgi olmayan bir şeyi Benden sorma. Muhakkak ki, Ben sana cahillerden olmayasın diye öğüt veririm.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Buyurdu ki: Ey Nuh!. O muhakkak senin ailenden değildir. Şüphesiz ki o salih olmayan bir iştir. Artık hakkında bilgi olmayan bir şeyi benden sorma. Muhakkak ki, ben sana câhillerden olmayasın diye öğüt veririm. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Buyurdu ki,) Yani: Allah'ın vahyi geldi ki: (Ey Nuh!. O) O kurtuluşa ermemiş oğlun (muhakkak senin ehlinden değildir) o senin ailenden sayılamaz. Yahut o, gemiye kendilerini bindirmek için sana emr ettiğim ailenden değildir. Çünki o, kâfir olduğu için senin ailenden istisna edilmiştir. (Şüphesiz ki, o sahih olmayan bir iştir.)
Yani: Onun hareketi doğru ve takdire lâyık bulunmamıştır. Yahut o salih bir amel sahibi değildi. Bu cihetle o senin ailenden olma şerefini kaybetmiştir. Çünki insanlar arasındaki akrabalık ve yakınlığın asıl sebebi, din birliğidir. Bu bir manevî yakınlaşmadır. Allah'ın dinine bağlanma ve ona uyma hususunda birlik olanlar, biri birinin yakınıdır, dostudur. Aralarında manevî bir yakınlık, bir din kardeşliği vardır. Mü'minler ile kâfirler arasında ise hakikî bir alâka mevcut değildir. Binaenaleyh bir ailenin fertleri aynı dine mensup, aynı terbiye ile vasıflanmış olmadıkça aralarında hakiki, Allah katında makbul bir yakınlık mevcut olmuş olamaz. İşte Hz. Nuh ile soyca oğlu arasındaki vaziyet, bunu göstermektedir. (Artık) Ey Nuh -Aleyhisselâm-(hakkında bilgin olmayan) meydana gelmesi sevap, hikmete uygun olup olmadığı sence meçhul bulunan, kesin olarak bilinmeyen herhangi (bir şeyi benden sorma) benden isteme, kısacası Kenan da küfr içinde bulunduğu için onun kurtuluşa ermesi hikmete aykırı olacağından artık bir baba şefkatinin eseri olarak onun neden kurtulmadığını sormaya mahal yoktur, (muhakkak ki, ben sana cahillerden olmayasın diye öğüt veririm) tâki: Cahiller gibi uygun olmayan suallerde bulunmayasın.
Allah'ın bu emri Hz. Nuh hakkında ilâhî bir lutfun tecellisi demektir. Çünki Peygamberler haddizatında ma'sûmdurlar. Onlar günah işlemezler. Binaenaleyh Hz. Nuh'un sorduğu bu sual, bir günah değildir. Belki daha üstün ve daha mükemmel olanı terketmek kabilindendir. Veya ictihadındaki bir hatadan ibarettir. Oğlunun mü'min olduğunu zannetmesinden doğmuştur. İşte bu âyeti kerime de Hz. Nuh'un böyle daha faziletli ve mükemmel olanı, yani soru sormamayı terketmiş olduğuna veya i et i had ve kanaatinde isabet edememiş bulunduğuna bir tenbiht en ibaret bulunmuştur, bu büyük bir öğütten bir hayrı tavsiye etmekten başka değildir.
|