11-Hud Suresi 31. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
«Ve ben size, ´Benim yanımda Allah Teâlâ´nın hazineleri vardır´ demiyorum. Ve ben gaybı bilmem. Ve ben demem ki, ´Ben muhakkak bir meleğim´, veya demem ki, ´Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimselere Allah Teâlâ elbette hayır vermeyecektir.´ Allah Teâlâ onların nefislerinde olanı da bihakkın bilendir. Şüphe yok ki, ben o vakit zalimlerden olmuş olurum.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve ben size demem ki: Benim yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır. Ve ben gaybı da bilmem ve ben demem ki: Ben muhakkak bir meleğim ve demem ki: Sizin sözlerinizin hor gördüğü kimselere Allah Teâlâ elbette hayr vermeyecektir. Allah Teâlâ onların nefislerinde olanı da hakkıyla bilendir. Şüphe yok ki, ben o vakit zalimlerden olmuş olurum. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve ey kavmim!. Ben size demem ki: Benîm yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır) yani: Bir Peygamberin yanında öyle dünya servetinin bulunması ic ab etmez. Ve ben öyle bir servete sahip olduğumu iddia etmiyorum ki, onun yokluğuyle benim hakikate aykırı iddiada bulunduğuma hükmedebilesiniz.. Maamafih peygamberlik nimeti, herşeyin üstündedir. Onun yanında dünya servetinin ne kıymeti olabilir?. (Ve ben gaybı bilmem) yani: Ben ancak Cenab'ı Hak'kın bana bildirdiklerini bilirim, inkarcıların, kâfirlerin âhiretde azaba uğrayacakları ise Hak Teâlâ'nın bildirdiği bir hakikattir. Bunu size bildirdiğimden dolayı beni inkâra, bu hakikati uzak görmeye selâhiyetiniz yoktur.. Gayba ait nice şeyler de vardır ki, onları Cenâb-ı Hak bildirmedikçe kimse bilemez. (Ve ben demem ki: Ben muhakkak bir meleğim) tâki: "Sen insansın, nasıl olur da melek olma iddiasında bulunuyorsunuz" diye beni yalanlayabilirsiniz. Ben bir insan olduğumu itiraf ediyorum. Maamafih peygamber olma şerefine eren muhterem insanlar, Allah katında meleklerden üstündür. (Ve demem ki:) Öyle bir iddiada bulunamam ki. Ey dinsizler!. (Sizin gözlerinizin hor gördüğü) fakir hallerine bakıpta kendilerini alt tabakadan sandığınız (kimselere Allah Teâlâ elbette hayır vermeyecektir) ben böyle bir iddiada nasıl bulunabilirim?. Öyle Milaslı mü'minler herhalde hayra kavuşacaklardır. Onlar herhalde âhiretde büyük hayırlara, mükâfatlara ulaşacaklardır. Onların daha dünyada iken de nice nimetlere kavuşmaları mümkündür. Bunun aksini kim iddia edebilir?. (Allah Teâlâ onların) O mü'min kullarının (nefislerinde olanı da hakkıyla bilendir) onların nekadar samimi mü'min olduklarını tamamen bilir, ona göre kendilerine mükâfatını verir. Onların o samimi imanları hakkında tere d üt'edip onların münafık olduğunu söyleyen ve onları alt tabakadan sayan kâfirler için bu da bir reddiye mesabesindedir. (Şüphe yok, ben o vakit) O samimi mü'minler hakkında zelillik gibi, münafıklık gibi bir şey isnadında bulunduğum, onların dünyada ve âhirette bir hayr ve saadete ulaşmayacaklarını söylediğim takdirde (zalimlerden olmuş olurum) yani hem nefsime zulmetmiş, hem de onların haklarında suizan ederek onlara zulm eylemiş bulunurum. Böyle bir zulm ise asla caiz bir Peygamber hakkında asla düşünülmüş değildir. Binaenaleyh ben öyle bir şey söyleyemem.
§ Izdira; lügatte, küçük görmek, hor ve hakir tutmak, hafife almak demektir.
|