11-Hud Suresi 116. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Sizden evvelki asırlarda yeryüzünde fesattan nehyeder bir kısım fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Ancak onlardan necâta erdirdiğimiz bir azı müstesna, ve o zulmedenler ise kendilerinin içinde bulundukları refaha (dünya varlığına) uydular ve günahkâr kimseler oldular. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Sizden evvelki asırlarda yeryüzünde bozgunculuktan alıkoyacak bir kısım fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi?. Ancak onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz bir kısmı müstesna, ve o zulm edenler ise kendilerinin içinde bulundukları refaha -dünya varlığına- uydular ve günahkâr kimseler oldular. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Hak Teâlâ Hazretleri bu mübarek âyetleriyle geçmiş ümmetlerin aralarında onları yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoymaya çalışan kimselerin pek az bulunmuş olduğunu, onların dünyevî lezzetlere, varlıklara düşkün olup dinî vazifelerini bırakmış olduklarını bildiriyor, ıslah edici bir hâlde yaşayan bir kavmi ise sadece bir zulm sebebiyle helak etmediğini beyan buyuruyor. Şöyle ki: Ey Muhammed Ümmeti!. (Sizden evvelki asırlarda) yani: Geçmiş ümmetler arasında (yeryüzünde bozgunculuktan alıkoyacak) millet fertlerini irşada, aydınlatmaya çalışacak (bir kısım fazilet sahipleri) güzel fikir, ilm ve irfana sahip zatlar (bulunmalı değil mi idi?.) Halbuki, bulunmamışlardır, (ancak onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz birazı -müstesna) yani: O geçmiş asırlardaki kimselerden ancak az bir miktarı insanları bozgunculuktan, gayrı meşru hareketlerden men edivermişlerdi. İşte yalnız bunlar kurtuluşa ermişlerdir. Diğerleri ise emr ve yasağı terketmiş, o gibi dinî vazifeleri yerine getirmez bulunmuşlardı. İşte bu sebeble helake uğramışlardır, (ve o zulmedenler ise) durumlarını düzeltmediler (kendilerinin içinde bulundukları refaha) dünya varlığına, nefislerinin arzularına (uydular) yalnız bu dünyevî varlıkları elde etmeğe çalıştılar, kulluk vazifelerini yerine getirmekten kaçındılar (ve günahkâr kimseler oldular) küfr ve isyan içinde kalıp lâyık oldukları felâketlere kavuştular.
|