KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

68-KALEM SURESI (52 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Kalem Suresi 17  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 68/17
68-KALEM SURESI - 17. AYET    Mekke
إِنَّا بَلَوْنَاهُمْ كَمَا بَلَوْنَا أَصْحَابَ الْجَنَّةِ إِذْ أَقْسَمُوا لَيَصْرِمُنَّهَا مُصْبِحِينَ -17
İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne.
68-Kalem Suresi 17. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Şüphe yok ki Biz bunları da, bostan sahiplerini belaya uğrattığımız gibi belaya uğrattık. O vakit ki onlar yemîn etmişlerdi ki, sabahleyin erkenden elbette o bostandaki mahsulâtı devşireceklerdi.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Şüphe yok ki: Biz bunları da belâya uğrattık, nasıl ki: Bostan sahiplerini belâya uğratmıştık, o vakit ki: Onlar yemîn etmişlerdi ki: Sabahleyin erkenden elbette o bostandaki mahsulâtı döşüreceklerdi.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, Mekke-i Mükerreme'deki inkarcıların bir imtihan devresine tâbi tut ulmuş olduklarını bildiriyor. Vaktîle böyle bir imtihana tâbi tutulmuş olan bir bostan sahiplerinin durumlarını bir uyanma vesilesi olmak üzere hikâye buyuruyor. O bostan sahiplerinin gösterdikleri bir cimrilik ve kendilerine yapılmış, olan bir tavsiyeyi kabul etmemi; olmaları neticesinde bostanlarının yanıp yakıldığını, ondan istifâde edemediklerini ihtar ediyor. Bu felâket üzerine o bostan sahiplerinin pişmanlık gösterdiklerini, tevbekâr olup Allah'ın affına sığındıklarını ve daha büyük nimetlere nail olacaklarını Cenab-ı Hak'tan ümid ederek ümitsizliğe kapılmamış bulunduklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Şüphe yok) meydana gelmiş bir hakikattir (ki, bunları da) Mekke-i Mükerreme ahâlisi de vaktİle (belâya uğrattık) onların haklarında da hikmet gereği bir imtihan, bir tecrübe muamelesi yapılmış oldu. Bir zaman servet ve zenginliğe sahip iken bilâhare küfürleri yüzünden Resül-i Ekrem'in bedduasına uğradılar, yurtlarında şiddetli bir kıtlık ve pahalılık yüz gösterdi, nail oldukları nimetlerin şükrünü İfa etmedikleri için bilâhare öyle bir ihtiyaca hedef oldular. Artık pişman olmalı değil mi idiler?, (nasıl ki:) Vaktîle büyük bir bağ ve (bostan sahiplerini) de (belâya uğratmıştık.) onlar da bir imtihana tâbi tutulmuşlardı. Çünkü onlar da Allah'ın hakkına riâyet etmemişlerdi, mallarının zekâtını fakirlere vermekten kaçınmışlardı, nail oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirmeye koşmamışlardı. (O vakit ki: Onlar) O bostan sahipleri (yemin etmişlerdi ki: Sabahleyin erkenden elbette o bostandaki mahsulâtı düşüreceklerdi.) ekinleri biçeceklerine ve ağaçlarındaki meyveleri, hurmaları toplayacaklarına dair yemin etmişlerdi. Bu mahsulâtı fakirler görmeden elde etmiş bulunacaklarına ait kat'î bir kararda bulunmuşlardı. Rivayete göre bu bostan. Yemen diyârındaki San'adan iki fersahlık bir mesafede bulunmuştu. İlk sahibi sâlih bir zât idi, bu bostanın mahsulâtından yoksullara bir çok şeyler bırakırdı. Vakta ki: Kendisi vefat etti, oğulları babalarına muhalif bir harekette bulundular. "Eğer babamız gibi biz de mahsulâttan fakirlere bir şeyler bırakırsak bir ihtiyaç içinde kalırız, binaenaleyh biz mahsulâtımızı erkenden toplayalım ki: Yoksullar, bundan haberdar olup gelmesinler" demişler ve bu kararlarını yemin ile tekit etmişlerdi. "Belva" belâ, zahmet, tecrübe, çeşitli belâ ve âfet ile imtihan manasınadır. "Serm" de kesmek demektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014