29-Ankebut Suresi 41. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Allah´tan başka velîler ittihaz edenlerin meseli bir ev edinmiş olan örümceğin meseli gibidir. Ve şüphe yok ki, evlerin en çürüğü elbette ki, örümceğin evidir. Eğer bilir kimseler olsalar idi. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, bir yuva edinmiş olan örümceğin durumu gibidir. Ve şüphe yok ki, yuvaların en çürüğü elbette ki, örümceğin yuvasıdır. Keşke bilselerdi. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, müşriklerin tercih etmiş oldukları mesleği, örümcek ağı ile temsil ederek o mesleğin ne kadar çürük, boş olduğunu bildiriyor ve müşriklerin Cenab-ı Hak'tan başka taptıkları şeylerin mutlak ve hikmet sahibi olan yüce mabut tarafından bilindiğini ihtar ile müşrikleri tehdit etmektedir. Ve bu gibi zikredilen misallerin ancak bilgin zatlarca anlaşılıp takdir edileceğini beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Birnice kimseler, güzelce düşünmüyorlar, mabutluk vasıflarına asla sahip olmayan şeylere tapınıyorlar onlardan bir faide bekliyorlar. Halbuki (Allah'tan başka) o Yüce Mabûd'un dışında olan şeyleri kendilerine (dostlar edinenlerin) onlara tapınarak onlardan faide, yardım bekleyenlerin (durumu) sıfatı, tavrı, vaziyeti kendisine (bir ev edinmiş olan) bir ağ, bir yuva yapmış bulunan (örümceğin durumu gibidir) o örümceğin bu evi, ne kadar boş, faidesiz ise o müşriklerin mabut edindikleri şeyler de veya onların seçtikleri bâtıl dinleri de o kadar boştur, faidesizdir, yok olmaya mahkumdur, (ve şüphe yok ki, evlerin en çürüğü elbette örümceğin evidir.) Onun yuvasıdır ki, bir hafif rüzgâr ile, bir el dokunmasiyle yer bir olarak biter gider. İşte bu örümcek ağı, ne kadar faidesiz, kararsız ise, örümceklerden sıcağı ve soğuğu defedemezse o müşriklerin tapındıkları putlar da veya onların bâtıl dinleri de kendilerine karşı o kadar faidesizdir ve bilakis zararlıdır, felâket getirmektedir, (keşke bilselerdi!.) O müşrikler, güzelce düşünecek bulunsalardı, kendi bâtıl mabutlarının dinlerinin o faidesiz örümcek ağı gibi olduğunu bilselerdi elbette ki, öyle yanlış bir itikatta bulunmazlardı, öyle âciz, fâni şeylere tapınmazlardı. Gerçekten de öyle fâni, âciz şeyler, hiç mabut dost edinilebilir mi?.
(Ya ölür, ya ayrılır, ya terk eder)
(Kim ki, haktan gayrı yar oldu sana)
|