6-En'am Suresi 94. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Andolsun ki, siz Bizim huzurumuza ilk evvel yarattığımız gibi teker teker gelmişsinizdir. Ve size verip içine daldırdığımız şeyleri arkalarınızın gerisine bırakmışsınızdır. Ve sizinle beraber şefaatçilerinizi göremiyoruz ki, sizin hakkınızda onların ortaklar olduğunu zûm ediyordunuz. Muhakkak ki aranızda rabıtalar parçalanıp kopmuştur ve zûm eder olduğunuz şeyler sizden kaybolup gitmiştir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
And olsun ki, siz bizim huzurumuza ilk evvel yarattığımız gibi teker teker gelmişsinizdir. Ve size verip içine daldırdığımız şeyleri arkalarınızın gerisine bırakmışsınızdır. Ve sizinle beraber şefaatçilerinizi göremiyoruz ki" sizin hakkınızda onların ortaklar |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, dinsizlerin kıyamet günü Allah'ın huzuruna ne şekilde sevkedileceklerini, onların şefaatlerini umdukları bâtıl mabutlarından nasıl uzak düşeceklerini bildirmektedir. Kâinatın Yaratıcının ise mahlükatı üzerinde nasıl tasarrufta bulunduğunu, onun yüce cisimleri ne kadar mükemmel bir şekilde yaratmış olduğunu beyan ederek insanlığı uyanmaya, ilâhî kudreti düşünmeye sevk eylemektedir. Evet… Cenab'ı Hak, kıyamet günü hesap ve ceza için mahşere sevk edilecek olan kâfirleri, kınamak ve azarlamak için melekleri vâsıtasıyle onlara şöyle hitap edecektir: Ey müşrikler!. Ey dinsizler!. (And olsun ki,) Yüce zatıma yemin ederim ki, (siz bizim huzurumuza) bizim bu yüce mahkememize (ilk evvel yarattığımız gibi) çıplak, yalın ayak olarak (teker teker gelmişsinizdir.) bugün size arkadaş olacak, size yardım edecek bir kimse ile beraber bulunmamaktasınız. (Ve size) Dünyada iken bir lütuf olarak (verip içine daldırdığımız) kendisini kötüye kullanıp yalnız kendisiyle meşgul bulunduğunuz (şeyleri) servet ve zenginliği, çoluk çocuğu (arkalarınızın gerisine bırakmışsınızdır.) şimdi onlardan hiçbirini beraberinizde bulmamaktasınız, onlardan şimdi hiçbir fâide görmemekdesiniz, hepsini dünyada bırakmış bulunuyorsunuz. (Ve sizinle beraber şefaatçilerinizi) Kendinize şefaat edeceklerini iddia ettiğiniz putlarınızı, bâtıl mabutlarınızı şimdi sizinle beraber (göremiyoruz ki") siz dünyada iken, (sizin hakkınızda) ibâdetlerinize hakları olmaları hususunda, rablık vasfında (onların) Cenâb-ı Hak'ka (ortaklar olduğunu iddia ediyordunuz.) o ne büyük bir cehalet idi!. (Muhakkak ki) Artık (aranizdaki) o dünyevî (bağlar) şimdi (parçalanıp kopmuştur.) aranızda bir buluşma, bir yardımlaşma izi kalmamıştır. Onlara karşı yaptığınız tapınmalar, sizin için bir fayda vermemiştir, bilâkis felâketinize sebep olmuştur. (Ve iddia ettiğiniz şeyler) Onlardan umduğunuz şefaatler, yardımlar veyahut öldükten sonra ne dirilmek, ne de ceza vardır diye yapmış olduğunuz kumntular bugün (sizden kaybolup gitmiştir.) onların ne kadar bâtıl kanaatler olduğu bugün hepinizce gerçek mânâda anlaşılmaktadır. Siz dünyada iken Yüce Yaratıcı Allah'ın birliğini, kudret ve azametini bilip de bu müstakbel hayatınızı güzelce temin etmiş olmalı değilmiydiniz?.
|