6-En'am Suresi 33. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Muhakkak biliyoruz ki, onların dedikleri şey, seni elbette mahzun ediyor. hakikat halde onlar seni tekzîp etmiş olmuyorlar, fakat o zalimler Allah Teâlâ´nın âyetlerini inkâr ediyorlar. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Muhakkak biliyoruz ki, onların dedikleri şey, seni elbette üzüyor. Gerçek halde onlar seni yalanlamış olmuyorlar, fakat o zâlimler Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr ediyorlar. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler de birçok kimselerin dinsizlik cereyanına kapılarak Peygamberleri inkâra cür'et etmiş, olduklarını açıklamakla Rasûlü Ekrem Efendimizi teselli etmektedir. Ve Peygamberleri inkârın, haddizatında Allah'ın âyetlerini ve yüce varlığını inkâr demek olduğunu bildirmektedir. Şöyle ki: Habibim!. Ya Muhammed = Aleyhisselâm: (Muhakkak biliyoruz ki, onların) O inkarcıların, müşriklerin (dedikleri şey) Kur'an'ı Kerim hakkında "Bu eshatirül evvelindir = Yani öncekilerin hurafeleridir." demeleri veya onların İslâmiyet'i, ilâhî kanunları kabul etmeyeceğiz demeleri veyahut peygamber hakkında "o sihirbazdır, şairdir, kâhindir, meonundur" demeleri (seni elbette üzüyor) onların öyle kâfirce, cahilce lâkırdıları elbette senin mübarek kalbini hüzün ve üzüntü içinde bırakıyor. Fakat (gerçek halde onlar seni yalanlamış olmuyorlar) sen gerçek bir peygambersin, sen Allah'ın hükümlerini tebliğ etmekle emrolunmuşsun, onların yalanlamaları haddizatında sana yönelik değildir, (fakat o zâlimler) O nefislerine zulmederek kendilerini Allah'ın azabına mâruz bırakmış olan inkarcılar (Allah Teâlâ'nın âyetlerini) senin vâsıtanla onlara tebliğ edilen Kur'an-ı Kerim'i, o apaçık kitabın vaad ve tehdide ait âyetlerini, veya senin elinde ortaya çıkıp Allah'ın kudretine şahitlik eden mucizeleri (inkâr ediyorlar) meselâ: Bir hükümdarın elçisini reddedenler, onun tebliğ ettiği fermanları kabul etmeyenler haddizatında o hükümdarı tanımamış, ona karşı isyan etmiş olurlar. Binaenaleyh Cenâb-ı Hak'kın Yüce Peygamberini yalanlayanlar da haddizatında onun tebliğ ettiği ilâhî hükümleri inkâr etmiş, küfre düşmüş olurlar.
Bununla beraber tefsirlerde beyan olunduğu üzere: Kureyş kâfirleri vaktiyle Rasûlü Ekrem'e "Muhammedül emin" derlerdi, onun pek doğru sözlü bir zât olduğunu itiraf ederlerdi. Hattâ Ahnes Ibni Şüreyk Ebu Cehilden sormuş ya ab el hakem!, Bize bilgi ver, burada sözümüzü işitecek başka kimse yok, Muhammed Aleyhisselâm, sâdık mıdır, yalancı mıdır?. Ebu Cehil ise hakkı gizleyememiş, Muhammed -Aleyhisselâm-sâdıktır, o asla yalan söylememiştir. Fakat Kureyş oğulları Hicâbe (Kâ'be perdeciliği işi) Sikaye (Kâ'be'de hacılara zemzem dağıtma işi) peygamberlik gibi ayrıcalıklara sahip olunca diğer kureyşlilerin hâli ne olacak?. Demiş yalnızca dünya hırsı ile Muhammed'in peygamberliğini inkâr etmekte olduğunu itirafa mecbur olmuştur. İşte bunun üzerine de bu âyet-i kerime inmiştir.
|