6-En'am Suresi 148. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Müşrik olanlar elbette diyeceklerdir ki: «Eğer Allah dilemiş olsa idi biz de şirke düşmezdik, babalarımız da. Ve ne de bir şeyi haram kılardık.» Onlardan evvelkiler de böyle tekzîpte bulunmuştu, nihâyet azabımızı tattılar. De ki: «Sizin yanınızda ilimden birşey var mı? Onu bize çıkarsanıza. Siz zandan başka bir şeye tâbi olmuyorsunuz ve siz ancak yalan yanlış tahminlerde bulunanlardan başka değilsiniz.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Müşrik olanlar elbette diyeceklerdir ki: Eğer Allah dilemi; olsa idi biz de şirke düşmezdik, babalarımız da ve ne de birşeyi haram kılardık. Onlardan evvelkiler de böyle yalanlamışlardı nihayet azabımızı tattılar. De ki: Sizin yanınızda ilimden birşey var mı?. Onu bize çıkarsanıza. Siz zandan başka birşeye tâbi olmuyorsunuz ve siz ancak yalan yanlış tahminlerde bulunanlardan başka değilsiniz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, müşriklerin ileri sürecekleri mazeretlerin asılsız olduğunu, iddialarının bir ilme, bir delile dayanmadığını bildirmektedir, Cenâb-ı Hak'kın ise en açık, en sağlam delile sahip ve kulları üzerinde dilediği gibi tasarrufa kadir olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Müşrik olanlar) Kendilerine, işlemiş oldukları küfr ve şirkten dolayı bir azabın gelmeyeceğini isbat için (elbette diyeceklerdir ki: Eğer Allah Teâlâ) bizim böyle müşrik olmayıp Allah'ı birleyen kimseler olmamızı ve birşeyi haram kılmamamızı (dilemiş olsaydı biz de şirke düşmezdik, babalarımız da) şirke düşmezlerdi (ve ne de birşeyi haram kılardık.) binaenaleyh bizim bu şirkimiz ve bazı şeyleri haram kılmamız; Allah'ın dilemesinin bir neticesidir. Artık biz bunlardan dolayı neden sorumlu olalım ve azap görelim?. (Onlardan) O câhil müşriklerden (evvelkiler de) onlar gibi câhil, müşrik babaları, dedeleri de kendilerinin sorumlu olacakları ve azap görecekleri hakkındaki dinî ihtarları (yalanlamıştı.) onlar da küfürlerinde böyle İsrar edip durmuşlardı. (Nihayet azabımızı tatlılar.) Allah'ın kahrına uğrayıp gittiler, tufan hadiseleri ve diğer felâketler tarihen sabit birer hakikattir. Eğer bu iddialar doğru olsaydı onlar öyle azaplara felâketlere uğrarlar mıydı?. Resulüm!. O câhillere (De ki: Sizin) bu iddialarınızın doğruluğuna dâir (yanınızda ilimden bir şey var mı?.) hangi kuvvetli bir delile dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz?. Allah'ın iradesinin ne şekilde tecelli ettiğini biliyor musunuz ki ona dayanarak kendinizi mazur görüyorsunuz?. Cenâb-ı Hak, sizi zorla, baskıcı bir irâde ile şirke sevketmiş değildir. Belki sizin kesb ve irâdenizden dolayı hakkınızda küfr ve şirki dilemiş ve takdir buyurmuştur. Evet… Cenâb-ı Hak, insanlığa bir kabiliyet vermiş, onlara imân etmelerini emretmiştir.
Fakat kendi ihtiyarlarına göre hareket edip ona göre mükâfat ve ceza göreceklerini beyan etmek için de ise dileyen imân etsin, dileyen inkâr etsin… (Kehf, 18/29) buyurmuştur. Binaenaleyh kendi kudretini, iradesini küfre sarfeden bir kimse hakkında Cenab'ı Hak'kın küfrü yaratması, onun mes'üliyetten kurtulmasını icab etmez. Belki o kimse, Allah'ın emrine muhalefet etmiş, kendi yaratılışını, iradesini kötüye kullanmış olduğundan dolayı hakkında ilâhî iradenin öyle meydana gelmesine sebebiyet vermiştir. Artık mes'üliyetten nasıl kurtulabilir?. Buna dâir bir deliliniz var ise (Onu bize çıkarsanıza?.) ne mümkün!. (Siz) Ey müşrikler!. Bu iddianızda bâtıl bir (zandan başka birşeye tâbi olmuyorsunuz.) sahipleri için faydalı olmayacak yanlış ve açık delillere muhalif olan bir zan'na dayanıyorsunuz, bunun ne kıymeti olabilir?. (Ve siz ancak yalan, yanlış tahminlerde bulunanlardan) Câhil, Hak'ki yalanlamaya cür'etkâr kimselerden (başka değilsiniz.) artık öyle zanlar sizin için bir delil olamaz.
|