12-Yusuf Suresi 105. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve göklerde ve yerde nice alâmetler vardır ki, (nâsın ekserisi) onlardan yüz çevirir oldukları halde onların üzerinden geçer giderler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve göklerde ve yerde nice alâmetler vardır ki, -insanların çoğu- onlardan yüz çevirir olduları halde onların üzerinden geçer giderler. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, Cenab'ı Hak'kın varlığına, kudret ve yüceliğine âit nice delillerin mevcut olduğunu bildiriyor. Buna rağmen birçok insanların imândan mahrum olduklarını, şu ânî ve geleceği düşünmekden gafil bulunduklarını, Rasûlullaha ve mü'minlere âit vazifenin ise insanları açık ve belli deliller ile irşada çalışmakdan ibaret olduğunu beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: Rasülü Ekrem Hazretleri bütün insanların imân nimetine kavuşmalarını arzu buyuruyordu. Etrafında bulunanlara güzel güzel n as i hat I ar da veriyordu. Buna rağmen onlardan bir çokları imândan kaçınıyorlardı. Allah'ın birliğini takdir edemiyorlardı. İşte onların cahilce, gaf ilçe hallerini beyân için Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: (Ve göklerde ve yerde) Kâinatın Yaratıcısının birliğine ve ilminin, kudretinin, hikmetinin mükemmelliğine işaret eden (nice alâmetler) deliller (vardır ki) öteden beri (insanların çoğu) onları birer ibret gözüyle seyrederler. Meselâ gök lâvhalarında parlayan yıldızları, güneşi, ayı onların değişen hallerini düşünmezler, yeryüzündeki sahralara, dağlara, denizlere ve diğer eşsiz eserlere bir tefekkür nazarı ile bakmazlar. Bilâkis (onlardan) o kadar kudret eserlerinden (yüz çevirir oldukları halde) onları müşahede etmemiş gibi bir vaziyet alarak (onların üzerinden geçer giderler) onların ne kadar muntazam birer kudret eseri olduğunu düşünerek onları yaratmış olan Yüce Yaratıcının varlığına, birliğine delil getirmezler. Artık onlar, Rasülü Ekrem'in risâlet ve peygamberliğine şahitlik eden delilleri de elbetde düşünemezler. Bu, onlardaki birer karanlık ruhsal durumun neticesidir. Yaratılışlarındaki kabalıklar, karanlık perdeler, irfan nurundan mahrumiy etler, kendilerini öyle bir sapıklığa düşürmüştür.
|