49-Hucurat Suresi 7. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve biliniz ki, aranızda muhakkak Allah´ın Peygamberi vardır. Eğer o, birçok işte size itaat edecek olsa idi elbette helâke düşmüş olurdunuz. Velâkin Allah Teâlâ size imanı sevdirdi ve onu kalblerinizde süsledi ve size küfrü ve fâsıkane hareketleri ve isyanı çirkin gösterdi. İşte doğru yola gidenler de onlardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve biliniz ki, aranızda muhakkak Allah'ın Peygamberi vardır. Eğer' O, birçok işte size itaat edecek olsa idi elbette helake düşmüş olurdunuz. Velâkin Allah -Teâlâ-size imânı sevdirdi ve onu kalblerinizde süsledi ve size küfrü ve fâsıkca hareketleri ve isyanı çirkin gösterdi. İşte doğru yola gidenler de onlardır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ve ey müslümanlar!. (Biliniz ki, aranızda muhakkak Allah'ın peygamberi vardır) O, sizin için bir hidâyet rehberidir, bir hikmet ve fazilet öğreticisidir, her hususta ona itaat etmeniz, onun tekliflerine boyun eğmeniz lâzımdır, o sizin hakkınızda sizlerden daha fazla şefkatlidir, merhametlidir (eğer O) Yüce Peygamber (birçok işde size itaat edecek olsa idi) bir takım hâdiseler de, nefsanî arzularda, dünyevî eğilimlerde (size itaat edecek olsa idi) sizin dilediğinizi kabul ederek yapılmasına mâni olmasa idi (elbette helake düşmüş olurdunuz) birçok zararlara uğramış, günâhlara girmiş bulunurdunuz (velâkin Allah) Teâlâ sizi korudu (size imânı sevdirdi) İslâmiyet'i seve seve kabul etmiş oldunuz (ve onu) o imânı, İslâmiyet'le vasıflanmayı (kalblerinizde süsledi) o imân, sizin kalblerinizde yerleşti, tam bir samimiyetle dindar ve Peygambere itaatkâr bulunmuş oldunuz (ve) Cenab-ı Hak (size küfrü ve fâsıkca hareketleri ve isyanı çirkin gösterdi) artık o sayede öyle kötü, felâket getiren şeylerden nefret edip kaçınmış bulundunuz, Peygamberinizin emirlerine itaati bir vazife bildiniz, kendi arzularınıza o Yüce Peygamberin tâbi olmayacağını, öyle bir tâbi olmanın hikmet ve menfaate uygun bulunmayacağını anlamı; oldunuz (işte doğru yola gidenler de) selâmet ve saadet yolunu tâkib edenler de (onların) o seçkin vasıflarla vasıflanmış, bulunan zâtlardır. Yâni: Seçkin Sahabilerdir ve onların vasıflarıyla vasıflanmaya çalışan diğer müminlerdir.
|