49-Hucurat Suresi 6. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ey imân etmiş olanlar! Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu tahkik ediniz. Belki, bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine peşimânlar olmuş olursunuz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ey imân etmiş olanlar!. Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu araştırınız. Belki, bilmeksizin bir kavme saldırırsınız da sonra yaptığınızın üzerine pişman olmuş olursunuz. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler de müslümanlara büyük bir siyaset dersi veriyor. Herhangi (âşığın sözlerine lâzım gelen araştırmada bulunmadan hemen kıymet verilmesinin korkunç bir hâdiseye ve büyük bir pişmanlığa sebebiyet vereceğini bildiriyor. Resûl-i Ekrem de öyle araştırmada bulunmaksızın etrafında bulunanların arzularına hemen uyacak olsa idi, onların helakine sebebiyet verilmiş olacağını ihtar buyuruyor. Fakat o zâtların Allah'ın bir lutfu olarak kalben imân ile süslenmiş ve küfrden, fâşıklıktan ve isyandan kaçınmış ve hidâyet yolunu takibe muvaffak bulunmuş olduklarını beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ey imân etmiş olanlar!.) Ey İslâm nimetine kavuşmuş zâtlar!, (eğer size bir fâsık) yâni: Din hududundan çıkmış, gayri meşru şeyleri işlemeye cür'et etmiş, cemiyetin selâmetini bozmaya çalışan yalan sözlü herhangi bir şahıs (bir haber ile gelirse) bir hâdisenin vuku bulduğuna veya bulacağına âid bir haber verirse (hemen onu araştırınız) doğru olup olmadığının ortaya çıkmasını temine çalışınız, eğer böyle bir ihtiyatlı harekette bulunulmasa (belki bilmeksizin bir kavme saldırırsanız da) o kavmi düşman sanar da kendilerine tecâvüzde bulunursunuz da (sonra) öyle tecrübesizcesine (yaptığınızın üzerine pişman olmuş olursunuz) hüzn ve keder içinde kalırsınız. Binaenaleyh öyle fâşıkların sözlerine hemen kıymet vermemelidir, İbnülhâzin tefsirinde denildiği üzere bu ilâhî emir umumîdir, muayyen bir fâsık şahıs hakkında değildir. Herhangi bir fâsığın sözüne karşı itimat edilmeyip tetkik ve tesbitte bulunulması gereğini göstermektedir. Gerçektende birçok fâsık kimseler, kendilerini iyi hâl sahibi gösterirler, iyilik sever bulunduklarını söylerler, bir takım boş haberler ile, telkinler ile bir müslüman topluluğunu aldatmaya, saptırmaya çalışıp dururlar. Meselâ: İki müslüman gurup arasında veya bir İslâm cemiyeti ile diğer bir millet arasında bir barış, bir dostluk bulunmuş olabilir, bir takım fâsık düşmanlar ise dostane bir tarz takınarak o taifelerden ve cemiyetlerden biri aleyhinde yalan yere münasebetsiz sözler söylerler, onların diğerlerine saldırmak kasdında bulunduklarını iddia ederler, maksatları ise o guruplar arasında o İslâm cemiyeti ile o millet arasında bir düşmanlığın, bir savaşın meydana gelmesini temin etmektir. Binaenaleyh müslümanlar için lâzımdır ki, öyle fâsık kimselerin mahiyetlerini anlasınlar, onların sözlerine araştırmaksızın ehemmiyet vermesinler, onların kuvvetli delillere dayanmayan haberlerine kıymet vererek aralarındaki dostluğu hemen bozmaya kalkışmasınlar, sonra pişmanlık fâide vermez.
|