49-Hucurat Suresi 14. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Bedeviler dedi ki: «Biz imân ettik». De ki: «Siz imân etmediniz; velâkin deyiniz ki, biz İslâma girdik. Ve henüz imân sizin kalplerinizin içine girmiş değildir ve eğer Allah´a ve Resulüne itaat ederseniz sizin amellerinizden hiçbirşeyi sizin için noksan kılmaz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Bedevi'ler dedi ki: Biz imân ettik. De ki: Siz imân etmediniz ve lâkin deyiniz ki: Biz İslâm'a girdik ve henüz imân sizin kalblerinizin içine girmiş değildir ve eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz sizin amellerinizden hiçbir şeyi, sizin için noksan kılmaz. Şüphe yok ki, Allah -Teâlâ- gafurdur, rahimdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Bedevi'ler) Badiyelerde = çöllerde, ovalarda oturan kimseler (dedi kî:Biz imân ettik) Ey Peygamberlerin sonuncusu!. Biz senin peygamberliğini, tebliğ ettiğin hükümleri tasdik eyledik, biz de müminlerden bulunmaktayız. Halbuki: Onlar, pek kuvvetli ve kalben kendilerini tatmin edici bir imâna sahip bulunmuyorlardı. Binaenaleyh Cenab-ı Hak da Yüce Peygamberine emrediyor ki: Resulüm!. Onlara (de ki: Siz imân etmediniz) gerektirdiği şekilde imân şerefine sahip bulunmadınız (velâkin deyiniz ki: Biz İslâm'a girdik) yâni: Ey Peygamber!. Sana itaat ettik karşılıklı barışa girdik, seninle muharebeyi terkettik. İşte sizin vaziyetiniz bundan ibarettir (ve henüz imân sizin kalblerinizin içine girmiş değildir) tam bir bilgi, bir kalbi kanaat, bir ruhi bağlılık sizde meydana gelmiş bulunmuyor yalnız dille yapılan bir imân iddiası, bu hususta kâfi değildir, (ve eğer Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz) tam bir samimiyetle dindar olarak münafıklığı, gösterişi ve dini kabulünüzden dolayı başa kakmayı terk eylerseniz, o vakit hakiki, samimi mümin olmuş olursunuz, Allah bilir ya sonradan hepsi veya çoğu öyle hakiki birer mümin olmuşlardır. Artık Allah Teâlâ (sizin amellerinizden hiçbir şeyi, sizin için noksan kılmaz) bütün yaptığınız ibâdetler, vazifeler, samimiyete, güzel itikada dayanmış olacağı için onlardan dolayı kat kat mükâfatlara erişirsiniz, (şüphe yok ki, Allah) Teâlâ (gafurdur) müminlerden insanlık hâli çıkan bir nice kusurları affeder ve bağışlar ve o kerem sahibi Yaratıcı (rahimdir) kullarına merhameti pek çoktur. Tevbe edenlere artık azab etmez, bilâkis onlara büyük sevablar, mükâfatlar ihsan buyurur.
Ebussuud tefsirine göre bu âyet-i kerime, Esad Oğulları kabilesinden bâzı şahıslar hakkında nazil olmuştur. Onlar bir kıtlık senesinde Medine-i Münevvere'ye gelmişler, kelime-i şahadeti söylemişlerdi, Resül-i Ekrem'e hitaben: Biz sana ağırlıklarımızla, ailelerimizle geldik, sana karşı savaşta bulunmadık demişler, böyle bir nevi yaptıklarını başa kakarak Hz. Peygamberden sadaka almak arzusunda bulunmuşlardır.
Tefsir-ül Merağı'de yazıldığına göre, bu âyet-i celİle, Fetih Süresinde işaret buyurulan Gıfar, Müzeyne, Cüheyne, Eşcâ' ve Eslef bedevİ'leri gibi kimseler hakkında nazil olmuştur. Onlar, kendi neftlerini kurtarmak için "biz imân ettik" demişlerdi.
Sonra Hudeybiyye senesi Umre yapılması için Mekke-i Mükerreme'ye gidileceği vakit korkmuşlar, boş bahaneler ileri sürerek Resûl-i Ekrem'e muhalefette bulunmuşlardı,
|