36-Yasin Suresi 8. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Şüphe yok ki, Biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişizdir, tâ ki onların çenelerine kadar dayanmıştır. Artık onlar başları yukarı kaldırılmış, gözleri aşağıya çevrilmiş kimselerdir, bir şey görüp anlayamazlar. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Şüphe yok ki, biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişizdir tâki onların çenelerine kadar dayanmıştır. Artık onlar başlarını yukarı kaldırılmış, gözleri aşağıya çevrilmiş kimselerdir, -birşey görüp anlayamazlar-, |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, temiz yaratılışlarını zayi ederek imândan mahrum kalmış kimselerin pek ibret verici vaziyetlerini tasvir ediyor. Onların nasihatlardan yararlanacak bir durumda bulunmadıklarını bildiriyor. Yüce Peygamber'in irşâd ve ikazından kimlerin faydalanıp kimlerin faydalanamayacaklarını haber veriyor ve bütün hâlleri, eserleri yazılan ve Allah tarafından bilinen insanları öldüklerinden sonra Cenab-ı Hak'kın tekrar hayata kavuşturacağını beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: Cenab-ı Hak, imândan mahrum kalmış olan kimselerin zelilce vaziyetlerini misâl yoluyla şöylece tasvir buyuruyor: (Şüphe yok ki, biz onların) 0 küfrü tercih eden kimselerin (boyunlarına kelepçeler geçirmişizdir) onların boyunları demir bağlar, kelepçelerle bağlanılmış bulunmaktadır. (Tâki) 0 kelepçeler (onların çenelerine kadar dayanmıştır.) boyunlarını doğru bir tarafa döndürebilecek bir vaziyette değildirler. (Artık onlar başları yukarı kaldırılmış, gözleri aşağıya çevrilmiş kimselerdir) Gözleri etrafa bakacak bir kabiliyette bulunmamaktadır, onlar birşeyi güzelce görüp anlayamaz bir hâldedirler. "Bu âyeti kerime, Ebu Cehl gibi kâfirlerin hakkında nazil olmuştur. Buyurulmuş oluyor ki, o kâfirler, kendi yaratılışlarını zâyetmiş, iradelerini kötüye kullanmış oldukları için onların boyunlarına öyle mânevi demir kelepçeler vurulmuştur. Onları hidayet yolunu görüp takibedemezler.
§ A'nak; Boyun manâsına olan "Unk"un çoğuludur.
§ Ağlâl; Esirlerin, suçluların ellerini boyunlarına başlayan demir bağ ve kelepçe manâsına gelen "Gul" kelimesinin çoğuludur.
§ Ezkân; İki çenenin biriktiği yer manâsına olan "Zekan" lâfzının çoğuludur.
§ Ikmâh; da başı yukarıya kaldırmak, gözü bakmaktan men etmek demektir. Başlarını yukarıya kaldırıp gözlerini yere dikip duranlara da "mukmehûn" denilir.
|