36-Yasin Suresi 69. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve Biz O´na şiiri talîm etmedik ve O´nun için lâyık da olmaz. O, başka değil bir mev´izedir ve pek bedîhi bir Kur´an´dır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve biz ona şiiri öğretmedik ve onun için lâyık da olmaz. 0, başka değil bir öğüttür ve apaçık bir Kur'an'dır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, şairliğin peygamberliğin sânına lâyık olmadığını Kur'an-ı Kerim'in ise ilâhi bir öğüt olup ne gibi hikmetlerden dolayı indirilmiş bulunduğunu bildiriyor. Kerem Sahibi Yaratıcının yaratmış olduğu birçok hayvanlardan vesâireden yararlandıkları halde nankörlükte bulunan ve bir takım âciz, yardıma muhtaç şeyleri o Yüce Yaratıcı'ya ortak tanıyan ve onlardan yardım bekleyen müşriklerin o pek cahilce hâllerini kınıyor ve teşhir buyuruyor. 0 gibi inkarcıların bütün açıkladıkları ve gizledikleri şeyleri o Yüce zâtın bilmekte olduğunu ve onların lakırdılarından Resûl-i Ekrem'in üzülmemesini beyan ile o Yüce Peygamberi teselli etmiş bulunmaktadır. Şöyle ki: (Ve biz O'na) Muhammed Aleyhisselâm'a (şiiri öğretmedik) O'nun beyanları, O'nun tebliğ ettiği Kur'an âyetleri asla şiir kabilinden değildir, (ve onun için) 0 Yüce Peygamber hakkında şiir ile uğraşmak ve şairce sözler (lâyık olmaz) O'nun peygamberlik vazifesi, O'nun değerinin yüceliği böyle bir uğraşıya mânidir. Bilindiği gibi şiir, vezinli, kafiyeli ve çoğu kere zanna, hayâle dayanan zorluktan uzak olmayan bir beyan şeklidir. Şâirlerin birçoklarıyla kendilerini veya başkalarını gerçeğe aykırı olarak meth eden ve övenler veyahut başkalarını haksız yere veya aşırı bir şekilde kötülemeye ve hicve cür'et gösterirler. Gerçekten de pek kıymetli, hakikata tercüman olan şâirler de vardır, fakat bunlar bir müddet ilm ile, edebiyat ile meşgul olmuş kimselerdir, yazdıkları manzumelerde bir düşünce ve çalışma eseridir, birer gayretin neticesidir.
Resûl-i Ekrem'in mübarek hayatı ise bilinmektedir. Kırk yaşına kadar asla ilm ile, edebiyat ile uğraşmamıştır ve kendisinden ahlâksız, gerçeğe aykırı bir şey çıkmamıştır. Kavmi arasında "Muhammed-ül emin güvenilir" unvanına sahip bulunuyordu. Bilâhara ilâhi vahye mazhar oldu, hiç çalışmadığı' halde bir nice dinî hakikatları öğrendi, Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini Cibril-i Emin vasıtasiyle vakit vakit alarak hemen ashab-ı kiram'ına tebliğ etti. Kur'an-ı Kerim'in bütün ayetleri ise sırf hakikattir, birer söz
mucizesidir, asla şiir kabilinden sayılamaz.
Gerçekte bir kısa âyeti celil veya bir hâdis-i şerif manzum gibi görülebilir, mesela: Peygamber Efendimizin "Enen nebiyyû Lâkezib" "Ene Ibnû Abdilmuttalip" hadis-i şerifi manzum görülmektedir. Fakat bu, bir şiir söylemek kasdıyla ilgili olmaksızın ani bir doğuş kabilinden bulunduğu için asla şiir sayılamaz, bu ittifakla vâki olan beyanat kabilindendir. Bununla beraber bu gibi Peygamberi beyanatları, pek nadirdir. (0) Kur'an-ı Kerim ise (başka değil bir mevizedir) insanlığı irşada, aydınlatmaya hidayet yoluna şevke vesile olan pek şerefli bir ilâhi öğüttür, (ve apaçık bir Kur'an'dır.) bir semavi kitaptır, bir nice hikmetleri toplayıcıdır, hak ile bâtılın arasını ayırıp tayin etmektedir, daima okunmasıyla sevap kazanılmaktadır. Artık öyle yüce, mucize bir ilâhi kitap, nasıl şiir sayılabilir?. Nitekim Resûl-i Ekrem'e karşı muhalif cephe alanlar, savaşları bile göze aldıkları halde o Kur'an-ı Kerim'in bir sûresine bile nazire yazmaktan, O'nun aleyhine bir delil, bir kanıt getirmekten âciz kalmışlardır. Şuara sûresinin 224'üncü âyetinin izahına da bakınız.
"Dünyada bütün sühna veranın"
'Yazdıkları en bedî' eserler"
"hur'an-ı meali iktiranın"
"Bir sûresine nazire olmaz"
|