KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

8-ENFAL SURESI (75 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Enfal Suresi 70  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 8/70
8-ENFAL SURESI - 70. AYET    Medine
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِمَنْ فِي أَيْدِيكُمْ مِنَ الْأَسْرَىٰ إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ -70
Ya eyyühen nebiyyü kul limen fı eydıküm minel esra iy ya´lemillahü fı kulubiküm hayray yü´tiküm hayram mimma ühıze minküm ve yağfir leküm vallahü ğafurur rahıym
8-Enfal Suresi 70. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ey Peygamber! Ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki: «Eğer Allah Teâlâ sizin kalplerinizde bir hayır bilirse, sizden alınmış olan şeyden daha hayırlısını size verir ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ey Peygamber!. Ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki: Eğer Allah Teâlâ sizin kalplerinizde bir hayır bilirse sizden alınmış olan şeyden daha hayırlısını size verir ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ çok bağışlayandır, pek esirgeyendir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, kendilerinden fidye alınmış olan esirlerin sırf hayır olan imânı kabul edince nice fazla nimetlere, bağışlara nail olacaklarını kendilerine bildirmekte, onları imâna tevsik eylemektedir. Dinsizliklerinde İsrar edip İslâmiyet aleyhinde bulunmaya devam edenlerin de daha nice mağlûbiyetlere, felâketlere uğrayacaklarını kendilerine ihtar ile Rasûlü Ekrem'i teselli etmektedir. Şöyle ki: (Ey Peygamber!.) Bedir Savaşı neticesinde yakalanıp şimdi (ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki:) onlardan alınan fidyelerden dolayı üzülmesinler, ümitsiz olmasınlar. (Eğer Allah Teâlâ sizin kalbinizde bir hayır bilirse) yani: Kalbinizde Milaslı bir imân, bir iyi niyet meydana gelirse (sizden alınmış olan şeyden) fidyelerden (Daha hayırlısını size verir) Sizi dünyevî ve uhrevî nice nimetlere nail kılar, (ve sizin için) ahirette (mağfiret buyurur.) geçmiş günahlarınızı af eder ve örter. (Ve Allah Teâlâ çok bağışlayandır.) kullarının tövbelerini kabul ederek geçmiş günahlarını af eder ve (pek esirgeyendir.) kulları hakkında merhamet buyurarak onları nice nimetlere, mükâfatlara kavuşturur. § Bu gibi kutsal âyetler gösteriyor ki: İslâm dininin bütün gayesi, insanlığın imâna nail olması, o sayede selâmet ve mutluluğa ermesidir. Müslümanlıkta savaşanları, fidyeleri almanın başlıca sebebi insanlığı İslâmiyet'ten haberdar ederek onları ebedî bir hayra, bir nimete kavuşturmaktır. Binaenaleyh bu yüce dinin mensupları, bütün insanlığın hayra kavuşmasını isterler, bu gaye uğrunda cihad meydanlarına atılırlar, onların bu hareketleri böyle yüce bir gayeye yöneliktir. Yoksa öyle dünyevî bir servete, fani bir varlığa kavuşmak için değildir, İşte Bedir Savaşı neticesinde bir kısım saveşçılar İslâm şerefine nail olmuş, verdikleri fidyelerin üstünde nice dünyevî nimetlere nail oldukları gibi âhiretleri de sağlanmıştır. Hz. Abbas ile kardeşi oğlu Hz. Ukayl bu cümledendir. § Bu âyeti kerime esir düşen Hz. Abbas ile arkadaşları hakkında nazil olmuştur. Hz. Abbas'ın yanında bir hayli altın bulunuyordu, bunları Kureyş ordusuna sarf için yanına almıştı. Rasûlü Ekrem ona emir etti ki, kardeşin oğlu Ukayl'in ve Nevfel'in fidyelerini de sen ver. Hz. Abbas da dedi ki: Param yoktur, beni Mekke'de dilenci mi bırakacaksın?. Rasûlü Ekrem de buyurdu ki: Sefere çıkarken eşin "Ümmülfazr'ın yanına bırakmış olduğun altınlar ne oldu?. Bunun üzerine Hz. Abbas hayrette kaldı. Çünki o altınları eşine gizlice olarak geceleyin vermişti, "eğer ben ölürsem bunlar seninle oğullanmındır" demişti. Bundan hiçbir kimse haberdar olmamıştı. "Ya Rasûlüllahl. Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu, Rasûlü Ekrem de "bunu bana Rab'bim haber verdi" diye buyurdu. Bunun üzerine Hz. Abbas: "artık benim hiç şüphem kalmadı, sen bir Yüce Peygambersin" diyerek imân etti, kardeşi oğullarını da imâna davet eyledi. İşte bu zat da verdiği fidyenin çok üstünde bir servete bilahara nail oldu. Ahirette de ilâhî affa "kavuşacaktır. Diğer İslâmiyet'i kabul eden zatlar hakkında da bu ilâhî lütuf tecelli etmiştir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014