KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

9-TEVBE SURESI (129 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Tevbe Suresi 60  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 9/60
9-TEVBE SURESI - 60. AYET    Medine
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ ۖ فَرِيضَةً مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ -60
İnnemas sadekatü lil fükarai vel mesakıni vel amilıne aleyha vel müellefeti kulubühüm ve firrikabi vle ğarimıne ve fı sebılillahi vebnis sebıl ferıdatem minallah vallahü alımün hakım
9-Tevbe Suresi 60. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Sadakalar, ancak fakirlere, miskinlere, onun üzerine memur olanlara, kalpleri telif edilmiş bulunanlara, azad edilecek kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihada atılanlara ve yolculara Allah tarafından bir fariza olarak (mahsustur) ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Sadakalar, ancak fakirlere.miskinlere, onun üzerine memur olanlara, kalpleri telif edilmiş bulunanlara, az ad edilecek kölelere, borçlulara. Allah yolunda cihada atılanlara ve yolculara Allah tarafından bir farize olarak -mahsustur- ve Allah Teâlâ pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, zekât gibi ganimet malı gibi muhtelif nevîlere ayrılan sadakaların kimlere verilip sarf edileceğini beyân ile bu husustaki taksimata münafıkların itiraza salâhiyetleri olamayacağına işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: (Sadakalar) Muhtelif nevilere ayrılan zekât, öşür, ganimet malı gibi hak rızası için sarf edilecek mallar, sekiz sınıfa aittir. Bu mallar, birinci olarak (ancak fakirlere) yani: Geçimini temin edecek hiçbir şeye sahip olmayan yoksullara verilir. İkinci olarak (miskinlere) yani: elindeki malı idaresine kâfi gelmeyen kimselere verilir. Üçüncü olarak (onun) o sadakaların tahsili (üzerine memur olanlara) tahsildarlara verilir. Dördüncü olarak (kalbleri telif edilmiş bulunanlara) yani: İslâmiyet'i henüz kabul edip tam bir kalp kuvvetine sahip, sağlam bir inanca nail olması arzu edilenlere veyahut sahip olduğu mevki itibariyle İslâmiyet'i kabul etmesi, başkalarının da İslâmiyet'ine vesile olacağı umulan kimselere verilir. Beşinci olarak (azad edilecek kölelere) yani: Bir bedel karşılığında azad edilmesi şart koşulmuş olup da o bedeli bulamayan ve mükâtep adını alan kölelerin azad edilmeleri için verilir. Altıncı olarak (borçlulara) yani: Bir günah uğrunda olmaksızın borçlandığı halde bunu ödeyebilecek fazla bir malı bulunmayan kimselere verilir. Yedinci olarak (Allah yolunda cihada atılanlara) yani: Fakir olan gazilere verilir. Sekizinci olarak da (yolculara) yani: Yanında bir malı bulunmayı? Yurdundan ayrılmış olan misafirlere, hacılara verilir. Kısaca: Bu sadakalar (Allah Teâlâ tarafından bir farize) bir ilâhî emir, bir dinî gerek (olarak) bu sekiz sınıfa (mahsustur) bunlarda başkalarının bir hakkı yoktur. (Ve Allah Teâlâ pek iyi bilendir) bu sadakaların kimlere verilmesinin uygun olacağını, bunlara kimlerin lâyık bulunduğunu tamamiyle bilir ve o Yüce Yaratıcı (hikmet sahibidir.) işte bu sadakaların bu sınıflara tahsisi de onun hikmeti gereğidir. Artık buna kimse itiraz edemez. § Sadakaların bir kısmı farz olan zekâtlardır ki, bunlar yalnız fakir, miskin olan müslümanlara verilir, gayri müslimlere verilemez ve bir kimse zekâtını herhalde bu sınıflara taksime mecbur değildir, bunlardan bir kısım fakirlere verebilir. Eshab-ı kiramdan bir çoklarına ve İmamı Azam'a göre bu böyledir. Bir de İslâm'ın başlangıcında zekâtlar! Tahsile ve fakirlere dağıtmaya memur tâyin edilen kimseler var idi, zekâttan onlara da bir miktar verilirdi. Bilahara Hz. Osman'ın hilâfetinden beri bu memuriyete son verilmiş, bu zekâtın verilmesi, bununla mükellef müslümanların kendi salâhiyetlerine bırakılmıştır. Artık her müslüman kendi zekâtını dilediği fakir bir müslümana verebilir. Bir de İslâmiyet her tarafa yayılmış, İslâm cemiyeti kuvvet bulmuş olduğundan artık müellif et ülkulüp = kalpleri ısındırılmış denilen kimselere bir ihtiyaç kalmamıştır. Bunlara da sadakalardan bir hisse verilmesi icab etmemektedir. Ancak nafile kabilinden olan sadakalar, müslümanlara da gayri müslimlere de verilebilir. Ve bu gibi sadaklar ile bir takım hayır kurumları da meydana getirebilir. Gazilere gelince bunlar da fakir bulunmadıkça farz olan zekât kendilerine verilemez. Bu Hanefî mezhebine göredir. İmamı Mâlik ile İmamı Şafiîye göre bunlara zengin olsalar da zekât verilebilir. § Sadaka, Allah Teâlâ'nın rızâsı için muhtaç olanlara vesaireye sarf edilen maldır ve yapılan yardımdır. Çpğulu sadâkattir. Sadakalar, bir sıdk ve sedâkat esridir, Cenab'ı Hak'ka karşı bir muhabbet ve sedâkat belirtisidir. Bu itibarla bu adı almıştır. Sadaka tabiri farz olan zekât içerdiği gibi nafile, yani farz olmadığı halde sadece Allah rızası için, bir sevap kazanmak için verilen malları da, yardımları da içerir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014