KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

47-MUHAMMED SURESI (38 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Muhammed Suresi 15  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 47/15
47-MUHAMMED SURESI - 15. AYET    Medine
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ ۖ فِيهَا أَنْهَارٌ مِنْ مَاءٍ غَيْرِ آسِنٍ وَأَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُ وَأَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِبِينَ وَأَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّى ۖ وَلَهُمْ فِيهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْ ۖ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاءً حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءَهُمْ -15
Meselül cennetilletı vüıdel müttekun Fıha enharum mim main ğayri asin ve enharum mil lebenil lem yeteğayyer ta´müh ve enharum min hamril lezetil liş şaribın ve enharum min aselim musaffa ve lehüm fıha min küllis semerati ve mağfiratüm mir rabbihim ke men hüve halidün fin nari ve süku maen hamımen fe kattaa em´aehüm
47-Muhammed Suresi 15. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Muttakîler için vaadolunan cennetin sıfatı; onun içinde bozulmamış sütten ırmaklar ve tadı değişmemiş sütten ırmaklar ve içenler için leziz şaraptan ırmaklar ve süzülmüş baldan ırmaklar vardır ve onlar için orada her türlü meyvelerden vardır ve Rablerinden yarlığanma da vardır. (Artık böyle zâtlar) Ateşte ebedîyyen kalan ve pek kaynar sudan içirilip de barsakları parçalanan kimseler gibi midir?
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Takva sahipleri için vâ'd olunan cennetin sıfatı, onun içinde bozulmamış su'dan ırmaklar ve tadı değişmemiş sütten ırmaklar ve içenler için lezîz, şaraptan ırmaklar ve süzülmüş baldan ırmaklar vardır ve onlar için orada her türlü meyvelerden vardır ve Rab'lerinden yarlıganma da vardır. -Artık böyle zâtlar- âteşte ebedîyyen kalan ve pek kaynar sudan içirilip de bağırsakları parçalanan kimseler gibi midir?.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyet, müminlerin nail olacakları cennetin vasıflarını beyân ve müminlerin ilâhî mağfirete mazhar olacaklarını müjdeliyor. Cehennemde ebedî olarak kalacak olan kâfirlerin de pek kötü, âteşin akıbetlerini ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: (Müttakîler için) yâni: îman ile, iyi ameller ile nitelenen, azabı gerektiren şeylerden kaçınan zâtlar için Allah tarafından (vâ'd olunan cennetin sıfatı) güzel vasfı, şu beyân olunandır, (onun) O cennetin (içinde bozulmamış) tadı, kokusu değişmemiş (su'dan ırmaklar) vardır. Dâima lezzetlerini, güzelliklerini korumuş bulunurlar, (ve tadı değişmemiş) Ekşimemiş, bozulmamış (sütten ırmaklar) vardır, akar dururlar ve (içenler için leziz şaraptan) dünyadaki şaraplar gibi tadında, kokusunda kerahat bulunan, içenleri sarhoş eden, bir nice zararları görülen şaraplar türünden olmayan, bilâkis pek lezzetli, fâideli meşrubat türünden bulunan (ırmaklar) vardır. Ehl-i Cennet, onlardan içer zevk alırlar, (ve süzülmüş) Tam saf, lezîz başka şeylerden arınmış (baldan ırmaklar vardır.) cennette bulunanlar, onlardan bol bol istifâde ederler (ve onlar için) cennet ehline mahsus (orada her türlü meyvelerden vardır) onlar, tatları, kokuları, şekilleri muhtelif; çeşitli şeylerdir. Bu yemişlerden ehl-i Cennet, yiyip lezzet alacaklardır, (ve) Özellikle onlar için en büyük bir ilâhî lütuf olmak üzere (Rab'lerinden yarlıganma da vardır) Yüce Yaratıcı Hazretleri onlardan razı olacaktır, onların haklarında öyle pek büyük ilâhî ihsan da tecellî edecektir. Artık düşünmeli!. Böyle zâtlar, bu kadar ebedî nimetlere, iltifatlara nail olacak olan ehl-i imân (âteşte ebediyyen kalan ve pek kaynar sudan içirilip bağırsakları parçalanan) kâfir (kimseler gibi midir?.) elbette ki değildirler. Mümin olanlar, ebedî selâmet ve saadete ve nice nimetlere kavuşacaklardır. Kâfir olanlar da ebedî azaplar içinde kalarak tasavvurların üstünde ızdıraplara mâruz kalacaklardır. Artık bunlar birbirlerine eşit görülebilirler mi?. § Asin; Dura dura tadı bozulmuş olan şey demektir. "Hamim" sıcak su, sıcak günde yağan yağmur ve ter manasınadır. "Em'a" da barsaklar demektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014