9-Tevbe Suresi 59. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve eğer onlar Allah Teâlâ´nın ve Peygamberinin kendilerine verdiğine razı olsalardı ve «Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bize yeter. Allah Teâlâ fazlından bize verecektir. Resûlü de. Muhakkak ki, bizler Cenâb-ı Hakk´a rağbetkar kimseleriz» (deselerdi) elbette haklarında hayırlı olurdu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve eğer onlar Allah Teâlâ'nın ve Peygamberinin kendilerine verdiğine razı olsalardı ve şüphe yok ki. Allah T e âlâ bize yeter, Allah T e âlâ lütf undan bize verecektir Resulü de. Muhakkak ki, bizler Cenâb-ı Hak'ka rağbet eden kimseleriz -deselerdi- elbette haklarında hayırlı olurdu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve eğer onlar) O münafıklar (Allah Teâlâ'nın ve Resulünün kendilerine) sadakalardan verdiklerine -isterse- az bir miktarda olsun (verdiğine razı olsalardı ve) bununla beraber (şüphe yok ki. Allah Teâlâ bize yeter) onun lütuf ve keremi bizi yaşatmaya kifayet eder deselerdi ve (Allah Teâlâ fazlından bize) ümit ettiğiniz, arzu ettiğimiz nimeti (verecektir. Resulü de,) verecektir. Sadakalardan, ganimet mallarından ve diğerlerinden bize kifayet edecek miktarı ihsan buyuracaklardır, diye kendilerini teselli etselerdi ve (Muhakkak ki, bizler Cenâb-ı Hak'ka rağbet eden kimseleriz) o kerem sahibi Yaratıcı, bizi her bakımdan rızıklandırır, isterse sadakalardan bize bir hisse verilmesin (deseler idi elbette haklarında hayırlı olurdu.)
§ Bu âyeti kerime gösteriyor ki hakikî müslümanlarda şu dört fazilet görülmektedir.
(1) Cenâb-ı Hak'kın takdirine, taksimine razı olurlar. Çünkü Hak Teâlâ'nın adalet ve ihsan sahibi olup zulümden hatadan yüce olduğunu bilirler.
(2) Kalben olan kanaatlerini lisânlariyle de açıklayarak Allah Teâlâ bize yeter, derler. Zira Kâinatın Yüce Yaratıcının azamet ve kudretine inanmış bulunurlar. Bunu itiraf ı bir vazife bilirler.
(3) Dünyada geçici olarak ihtiyaca, mahrumiyete düşseler de Kerem sahibi Yaratıcının kendilerini dünyada da ahirette de lütuf ve keremine nail buyuracağını düşünerek kendilerini teselli ederler. Çünki bilirler ki, mâruz oldukları haller birer hikmete dayanmaktadır. Bunlara karşı yapılacak sabrın sonu selâmettir.
(4) Bütün ibadetlerini, muamelelerini Allah'ın rızâsına kavuşmak temenisiyle yaparlar, sırf bir nimete, bir istikbal endişesine binaen yapmış olmazlar. Zira bilirler ki, insan için en büyük saadet, Allah'ın rızasına kavuşmaktır.
|