8-Enfal Suresi 7. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve hani Allah Teâlâ size iki tâifeden birini, «Şüphesiz o sizindir!» diye vaadleşti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, kuvvet sahibi olmayan sizin olsun. Halbuki, Allah Teâlâ emirleriyle hakkı izhar etmeyi ve kâfirlerin arkasını kesmeyi irâde buyuruyordu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve hani Allah Teâlâ size iki taifeden birini "şüphesiz o sizindir" diye vaad etmişti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, kuvvet sahibi olmayan sizin olsun. Halbuki, Allah Teâlâ emirleriyle hakkı izhar etmeyi ve kâfirlerin arkasını kesmeyi irade buyuruyordu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler gösteriyor ki: Bedir savaşı sırasında müslümanların düşmanlarından bir taifeye galip olacakları Allah tarafından vaad buyurulmuştu. Müslümanların bir kısmı ise düşmanın zayıf olan bir taifesine karşı hareketi uygun görmüşlerdi. Halbuki, kuvvetli olan taifenin mağlubiyetiyle hakkın tecellisi, Islâmiyetin yücelmesi, ilâhî maksat bulunmuş, müslümanlar da öyle bir muvaffakiyete nail olmuşlardı. Şöyle ki: (Ve) Ey müslümanlar!. Hatırlayınız!, (hani) Bedir savaşı sırasında (Allah Teâlâ size iki taifeden) yani: Ebu cehlin komutası altındaki bin erden oluşan, savaşçı bir düşman kuvveti ile o düşmanların Şam'dan dönen kırk süvariden ibaret bir ticaret kuvvetinden (birini "şüphesiz o sizindir" diye vaad etmişti) herhalde bunlardan birine karşı zafer kazanacağınızı size müjdelemişti. (Siz ise) Ey müslümanlar!, (arzu ediyor idiniz ki, kuvvet sahibi olmayan) yani: Kırk süvariden ibaret bulunan ticaret kafilesi (sizin olsun) bu az kuvvete karşı çıkmayı istiyordunuz. Bunların azlığı, diğer taifenin ise çokluğu, silâhlı bir halde bulunmaları sizi böyle bir arzuya sevketmişti. (halbuki. Allah Teâlâ emirleriyle) bu hususa dair indirdiği âyetleriyle veya meleklere yardım etmeleri için emir buyurmuş olmasiyle (hakkı) başarı ve zaferi (göstermeyi) tesbit ve ilân buyurmayı (ve kâfirlerin arkasını kesmeyi) onları kökünden koparıp darmadağın etmeyi (irade buyuruyordu) bu ilâhî irade öyle âdi bir kuvvete galip gelmekten ibaret olmayıp din düşmanlarının büsbütün kahrolmaları, müslümanların başarı ve zafere nail bulunmaları için idi.
|