42-Şura Suresi 38. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Ve o kimseler için ki Rablerine icabette bulundular ve namazı dosdoğru kıldılar ve onların işleri aralarında meşveret iledir ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden infakta bulunurlar. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Ve o kimseler ki: Rab'lerinin davetine icabette bulundular ve namazı dosdoğru kıldılar ve onların işleri aralarında danışma iledir ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerdende harcarlar. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(Ve) O büyük hayır, baki nîmet (o kimseler için) bildirilmiştir (ki,) beşinci vasıf olmak üzere (Rab'lerine icabette bulunurlar) Allah'ın emrine samimî bir kalb ile tam bir itaat göstererek o emri yerine getirmiş oldular (ve) altıncı vasıf olmak üzere beş vakit (namazı dosdoğru kıldılar) dinin rükünlerinin en büyüklerinden olan o mübarek ibâdetle kalblerini aydınlatmaya çalıştılar (ve) yedinci vasıf olmak üzere (onların işleri aralarında danışma iledir) kendilerine bir hâdise yüz gösterince istişarede bulunurlar, en doğru, en fâideli, dini meselelere en uygun olanı ise, onu ittifakla kabul ederler, (ve) Sekizinci vasıf olarak da (kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infakta bulunurlar.) fakirlere, zayıflara yardım ederler, İslâm yurdunun yükselmesi için elden gelen yardımları esirgemezler.
§ Şûra; Teşâvür, müşaverede bulunmak, bir iş hakkında bilgi edinmek için konuşmak, en doğru, uygun olan hususun anlaşılması için görüşlere müracaat etmek demektir.
Denilmiştir ki: Herhangi bir kavim, istişarede bulunursa en doğru olan işe yol bulmuş olur. Resül-i Ekrem Efendimiz dahi Ashâb-ı kirâmiyle birçok işler hakkında, meselâ: Cihâd hususunda danışmada bulunurdu. Fakat dînen malûm olan hükümler hakkında istişareye mahal yoktur. O Yüce hükümler her ne ise onu bütün m üs l uman l arın öylece kabul etmeleri icabeder. Ancak bâzı dini meseleleri herkes bilmediği için o hususta kitaba ve sünnete müracaat edilir. O meselenin hükmünün o iki esastan nasıl çıkarılmış olduğu ve müctehitlerin o konudaki beyânlarının anlaşılması için ilmî bir şekilde istişare yapılır, o gibi hususlarda keyfî kanaatlere kıymet verilemez.
İstişarede bulunanlar, selâhiyetli olmalıdırlar, sırf hakkın, sevabın tecellîsini temin maksadı takîb edilmelidir, bencillik ve şahsî faide hissinden uzaklaşarak tam bir samimiyetlere hakikatin, en fâideli hususun meydana çıkmasını temine çalışmalıdır ve ortaya çıkan hakkı kabulden kaçınmamalıdır.
|