57-Hadid Suresi 21. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Koşunuz Rabbinizden bir mağfirete ve bir cennete ki, onun eni gök ile yerin eni gibidir, Allah´a ve Peygamberine imân etmiş olanlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah´ın fazlıdır. Bunu dilediği kimseye verir ve Allah pek büyük fazl sahibidir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Koşunuz Rab'binizden bir mağfirete ve bir cennete ki, onun, eni gök ile yerin eni gibidir, Allah'a ve Peygamberlerine îman etmiş olanlar için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın lütfudur. Bunu dilediği kimseye verir ve Allah pek büyük faz I sahibidir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler insanlığı Allah'ın mağfiretine ve müminler için takdir edilmiş olan ve pek geniş bulunan cennetlere nâiliyet için çalışmaya teşvik ediyor. Gerek yeryüzünde ve gerek insanlığın ruhlarında meydana gelen musibetlerin bir kitapta yazılmış ve meydana gelmeden önce Allah katında malum bulunmuş olduğunu haber veriyor. Tâ ki, insanlar, o gibi hâdiselerin birer hikmet gereği olduğunu bilerek teselli edilmiş olsunlar ve kendi varlıkları ile böbürlenmesinler. Cimrilikte bulunanların ve başkalarına da cimriliği tavsiye edenlerin bu yüzden kendi zararlarına çalışmış olduklarını ihtar ediyor.
Cenab-ı Hak'kın ise mahlûkatından zengin ve zaten hamd ve övgüye sahip olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey insanlar!. (Koşunuz Rab'binizden bir mağfirete) tövbe ve istiğfar ediniz, o yüce Mabudunuzun mağfiretini çekmeye vesile olan güzel amelleri İfaya acele edin (ve bir Cennete) koşunuz ki: (onun eli, gök ile yerin eni gibidir) o cennet, o kadar büyüktür, onun yalnız, eni gök ile yerin enlerine eşittir, artık onun uzunluğunun da ne kadar fazla olduğu düşünülsün. İşte böyle muazzam cennetler (Allah'a ve Peygamberine îman etmiş olanlar için hazırlanmıştır) Bugün mevcutturlar (işte, bu) Cenab-ı Hak'kın böyle hazırlamış olduğu cennet âlemi (Allah'ın lütfudur) onun rahmet ve şefkatinin bir eseridir (Bunu dilediği kimseye verir) bu bir ilâhî lütuftur, yoksa buna hiçbir kimse kendi gayreti ile, kendi şahsî kazanması ile hak etmiş olamaz, bu, o kadar muazzam ve ebedî bir nimettir ve bir saadettir (ve Allah pek büyük lütuf sahibidir) işte bunun içindir ki, mü'min kullarına öyle yüce makamları ihsan buyuracaktır.
|