40-Mümin Suresi 82. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, bir bakıversinler, kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuştur. Onlardan daha ziyâde idiler ve kuvvetçe ve yeryüzünde eserler itibariyle daha şiddetli idiler. Fakat onlara kazanır oldukları şey faidebahş olmadı. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, bir bakıversinler, kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuştur. Onlardan daha fazla idiler ve kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri itibariyle daha şiddetli idiler. Fakat onlara kazandıkları şeyler asla fayda vermedi. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler de asr-ı saadetteki münkirleri tehdit için onlardan daha varlıklı olan eski inkarcı kavimlerin pek elem verici tarihî hâllerini ihtar ediyor. O eski kavimler ki, Peygamberinin gösterdikleri mucizeleri inkâr etmiş, kendilerinin câhilce zanlarına bir kıymet vererek onunla övünmüş, bilâhare başlarına Allah'ın âdeti gereği olan ilâhî azap gelince kendi dinsizliklerini anlayarak tevbekâr olmak istemişlerse de artık o tevbenin kendilerine bir fayda vermediğini beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: O ilâhî âyetlere karşı mücadelede bulunan Kureyş müşrikleri, (yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, bir bakıversinler) ibret alsınlar, halbuki, onlar Şam ve Yemen gibi beldelere dâima gidip gelmekte, eski kavimlerin harab olmuş yurtlarını görmektedirler. O yurtlara bir ibret nazarıyla bakmalı değil midirler?, (kendilerinden evvelkilerin akıbetleri nasıl olmuştur) O eski kavimler, ne şiddetli felâketlere uğramışlardır. O eski kavimler ki (onlardan) o sonraki müşriklerden nüfusça, malca (daha fazla idiler) büyük bir varlığa sahip bulunuyorlardı, (ve kuvvetçe ve yer yüzünde eserler itibariyle daha şiddetli idiler) daha büyük ordulara mâlik bulunuyorlardı ve pek muhteşem, muhkem binaları, kal'aları, köşkleri var idi (fakat onlara kazandıkları şeyler fâide verici olmadı) onlara yüz gösteren azabı, felâketi bertaraf edemedi, hepsi de mahv ve perişan olup gittiler.
|