KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

16-NAHL SURESI (128 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 *24* 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Nahl Suresi 35  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 16/35
16-NAHL SURESI - 35. AYET    Mekke
وَقَالَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ نَحْنُ وَلَا آبَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَيْءٍ ۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ -35
Ve kalellezıne eşraku lev şaellahü ma abedna min dunihı min şey´in nahnü ve la abaüna ve la harramna min dunihı min şey´ kezalike fealellezıne min kablihim fe hel aler rusüli illel belağul mübın
16-Nahl Suresi 35. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve müşrikler dediler ki: «Eğer Allah dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık ve ne de onsuz birşeyi haram kılmazdık. İşte onlardan evvelkiler de böyle yapmışlardır. Artık peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır?
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve müşrikler dediler ki: Eğer Allah dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık ve ne de onsuz bir şeyi haram kılmazdık. İşte onlardan öcekiler de böyle yapmışlardır. Artık Peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır?.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Halbuki, sonraki müşriklerde o eski milletlerin başlarına gelen felâketlerden bir ibret dersi almadılar (ve) bu (müşriklerde) bir bâtıl inanç tesiriyle veya bir alay etme ve kıyameti inkâr maksadiyle (dediler ki: Eğer Allah Dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık) madem ki, Allah öyle dilemiş, artık biz başka türlü yapamazdık, (ve) Allah dilese idi (ne de onsuz) o Allah'ın dilemesi olmaksızın (bir şeyi haram kılmazdık.) Şevâib, behahir, ham gibi hayvanların etlerini haram kabul etmezdik. Cenab-ı Hak böyle dilememiş olsa idi biz de böyle yapmazdık (İşte onlardan evvelkilerde böyle yapmışlardı) eski ümmetlerde de böyle yanlış fikre sahip olmuş, onlar da Peygamberleri inkâra cür'et göstermişlerdi. Varsın onlar böyle küfürlerinde İsrar etsinler, elbette birgün cezalarına kavuşacaklardır. Bu gibi iddiada bulunan müşrikler kendilerinin cebriye mezhebinde olduklarını göstermişler ve şöyle demişlerdi. Madem ki, Hak Teâlâ neyi dilerse o meydana gelecektir, artık Peygamber gönderilmesine gerek kalmamıştır. Herkes yaptığını mecburî bir şekilde yapmakta olduğundan kendisi özürlü bulunmuştur. Ne kadar yanlış bir inanç!. Cenab-ı Hak, kullarının bir takım fiillerini onların ihtiyarlarına, irâdelerine göre vücude getirir, Hak Teâlâ hikmet gereği kullarına bir cüz'î irâde, bir kazanma kuvveti vermiştir. Onların mükellef oldukları ameller, fiiller onların seçme ve tercihlerinden dolayı ilâhî irâde ile meydana gelmektedir. Öyle zorlamaya inanan kimseler ise bu hakikatten habersiz bulunmaktadırlar. Maamafih Allah'ı inkâr eden bir kısım kâfirler de böyle bir iddiayı üstünlük taslamak ve alay etmek için söylemiş olurlar. Demiş oluyorlar ki: Ey müminleri. Madem ki: Bir Yüce Yaratıcının varlığına inanmış bulunuyorsunuz, o halde biz mazur olmaz mıyız?. Her yaptığımız onun iradesiyle, yaratmasiyle meydana gelmiş olmaz mı?, (işte onlardan evvelkiler de böyle yapmışlardı) eski ümmetlerde böyle yanlış bir fikre sahip olmuşlardı, onlar da kendilerinin iradeye sahip, ve ondan dolayı mükellef olduklarını takdir edemeyip Peygamberlerini inkâra cür'et göstermişlerdi. (Artık Peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır?.) Evet.. Yüce Peygamberlerin vazifeleri dinî hükümleri ümmetlerine açık, parlak birer şekilde tebliğ etmekten ibarettir. Bu suretle ümmetler hakkında ilâhî delil tamam olmuştur. Hiçbir kimsenin cehaletin! Mazeret makamında ileri sürmesine mahal kalmamıştır. Artık Peygamberlerinin tebliğlerini kabulden kaçınanlar kendi korkunç âkibetlerini düşünsünler, bütün mes'uliyet, onlara aittir. "Bu âyeti celile, Resûl-i Ekrem Efendimiz hakkında bir teselliyi de içermektedir. Ta ki: Tebliğlerini kabul etmiyenlerin o cahilce hallerinden dolayı fazla üzüntüye düşmesin. Bu da Peygamber Efendimiz hakkında bir ilâhî koruma, bir ilâhî lütuf demektir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014