|
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ
-7 |
Sıratallezine en´amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin |
|
1-Fatiha Suresi 7. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
(6-7) Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in´am etmiş olduğun zâtların yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
O kendilerine nimet vermiş olduğun kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil! |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
(O kendilerine nimet vermiş) kendilerine İslâmiyeti, zühd ve takvayı nasip etmiş (olduğun kimselerin yoluna) ilet, hidâyet et, onlar gibi biz de doğru yolu takibe muvaffak olalım, (gazaba uğramışların) ilâhî rahmetten uzaklaştırılmış, şiddetli bir şekilde cezalandırılmış kimselerin (ve sapmışların) doğru yolu, İslâm yolunu bırakıp çıkmaz yollara sapmış kimselerin (yoluna değil.) Öyle takipçilerini hidayetten mahrum bırakan, felâket çukuruna düşüren bir yola bizi sevk etme. Ey alemlerin Rabbi! Peygamberlerin efendisinin hürmetine duamızı kabul buyur. Amin!
Amin kelimesi, Kur'ân'dan değildir. Fakat Fatiha Sûresinin sonunda bunu söylemek sünnettir. Bu kelime. Ya rabbi! bizden kabul et, dualarımızı kabul buyur mânasını ifade eder. "Hamd"; Güzel bir zikirdir, güzel bir halden, bir nimetten dolayı saygı yoluyla şükür ve senada bulunmak demektir. Cenâb-ı Hak bütün mahlukatı luftuyla vücude getirmiş, onlara nîmetler, kâbiliyeler vermiş, özellikle insanlara peygamberler, kitaplar göndermiş, kendilerini hidâyet ve saadet yollarına davet buyurmuş olduğundan, bütün varlıkların hamd ve övgüsüne layıktır.
§ "Allah" ismi celili, Cenâb-ı Hakka mahsus O'nun bütün kemal sıfatlarını ifâde eden bir isimdir ki başka hiç bir kimseye verilemez. Bu, bir ismi âzamdır.
§ "Rab", ismi şerifi de sahip, yöneten ve ıslah eden mânâlarını ifade ettiği gibi bütün varlıkların yaratıcısı terbiye edicisi ve besleyicisi mânasını da içermektedir. İşte bütün m ah I u kat in terbiye edicisi yaratıcı ve eğiticisi de Allah Teâlâ'dan başkası değildir.
§ "Rahman" ve "Rahîm" de rahmet sahibi mânasına Allah'ın birer ismidir. Rahman bütün mahlukatı yaratan, yaşatan, nîmetlere kavuşturan kimse demektir. Rahim de mü'min kulları hakkında ilâhî lütuflarını bolca veren Yüce Yaratıcı manasınadır.
Deniliyor ki rahman öyle bir nîmet verendir ki, onun vereceği nimetlerin başkası tarafından verilmesi düşünülemez. Bu sebeple rahman ismi mahlukata verilemez. Rahim ise öyle bir nîmet verendir ki onun vereceği nîmetin benzeri başkaları tarafından da gelebilir. Bu sebeple rahim adı kullara da verilebilir.
§ "Alemîn tâbirine gelince; bu da Cenab'ı Hakkın varlığına, birliğine delâlet ve şehadet eden, onu bilip tasdik etmeğe vesile olan varlıklardan, mahlûkattan ibarettir ki her birine bir âlem denir. Bunlar; gökler âlemi, yer âlemi, hayvanlar âlemi, bitkiler âlemi, ruhlar âlemi, dünya âlemi, âhiret âlime gibi nevîlere ayrılmıştır. Bir rivayete göre on sekiz bin âlem vardır. Bizim dünyamız ise bu alemlerden yalnız biridir.
Bütün âlemler birer mahluktur. Bütün bunların yaratıcısı Cenâb-ı Haktan başkası değildir. Bütün âlemler, O Yüce Yaratıcının varlığına, kuvvet ve büyüklüğüne birer parlak delildir.
§ "Yevmiddin", ceza günü, âhiret günü korku ve saygı âlemi demektir ki, o günde bütün tasarruflar, bütün mükâfat ve cezalar Allah'a ait olup onun hâkimiyet ve iradesinin zıddına hareket edecek bir kuvvet bulunamaz.
§ "İbâdet"; Allah'ın emrine tam manasıyla boyun eğmek ve itaat etmek demektir. Hak Teâlâya karşı gösterilecek alçak gönüllülüğün, boyun eğme ve itaatin son derecesidir.
§ "İstiane" de yardım istemektir, ibâdet ve iteat hususunda ve diğer işlerde Cenâb-ı Hakkın lütuf ve yardımına sığınmaktır.
§ "Nîmet", halin iyiliği ve nefsin lezzet aldığı şey demektir. Bizim için istenilmeye en lâyık olan nîmet ise, Allah'ın rızâsına kavuşmak ve salih, seçkin kulların yollarına girebilmek, Allah'ın gazabına uğramış, sapıklıklar içinde kalmış, kötü ruhlu kimselerin yollarından uzak kalmaktır.
§ "Hidâyet"; insanı İstenilen şeye kavuşturacak olan bir nesneye delâlet ve yardım etmek demektir. Bu bir hayırlı rehberlikten ibarettir. Hidâyet edene hadi, hidayet bulana da mühtedi denir. İhtida da doğru yolu bulmak demektir, İslâmiyet e kavuşmak gibi.
§ "Dala!" = dalâlet de helak olmak, kaybolmak, doğru yoldan çıkmak, İnsanı İstediği şeye ulaştıracak olan nesnenin yok olması ve istenen şeye kavuştu ram ayacak olan bir yola girmek demektir. İslâmiyetten ayrılmak gibi. Dalâlete düşene dâl, dalâlete düşürene de mudili, dalâlete düşürmeğe, azdırmağa da idlâl denir.
§ "Tariki müstakim" İse doğru yoldur, İnsanı dünyada ve âhirette selâmet ve saadete kavuşturacak olan her hangi bir şey demektir. Bu itibar ile Kur'an'ı Kerîm'e, İslâm dinine, sünnet ile camaate ve cennete girmeye hak edenlerin yoluna sıratı müstakim denmiştir.
İşte Fatiha sûre-i celilesi, bizlere bu hususlardaki vazifelerimizi telkin ve ilham ediyor. Buyurulmuş oluyor ki: "Ey insanlar!, uyanınız, şu sonsuz kâinatın yaratıcısının büyüklüğünü düşününüz. O, ne büyük bir yaratıcıdır, ne muazzam bir besleyicidir. Bütün mahlukatı için ne kadar rahmet ve merhameti vardır. Bütün âlemlerin müstakil sahibi ve hâkimi yalnız odur. Artık -Yarabbi! yalnız sana ibâdet ederiz. Yalnız senden lütuf ve ihsan bekleriz- diyerek kulluğumuzu arzederiz. Doğru yola gitmenizi muhterem kulların izlerini takibe muvaffakiyetinizi O Kerem sahibi Yaratıcıdan niyaz ediniz. Küfür ve isyan ile doğru yolu kaybetmiş, dalâlet içinde kalmış, insanlık için bir fitne, korkunç bir belâ mahiyetinde bulunmuş, dinsiz, ahlâksız, sapık kimselere uymaktan, onların iğfallerine kapılmaktan emin olmanızı da O rahmet ve ihsanı sonsuz olan kerem sahibi ve merhametli mabudunuzdan istemeye devam ediniz. Ey insan toplulukları! Sizin için bundan başka selâmet ve saadet yolu yoktur."
Evet... Fatiha Sûre-i celilesi İşte bizleri böyle bir uyanışa, bir yalvarış ve yakarışa ve bir yükselişe davet edip durmaktadır.
Ey âlemlerin Rabbi!.. Biz âciz kullarının bu husustaki niyaz ve istirhamımızı lütfen kabul buyur. Peygamberlerin efendisinin hürmetine duamızı kabul buyur. Âmin! |
|
|