KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİM 50-Kaf Suresi ne GÖRE AYETLERİ SΙRALAMA

SURE
AYET NO
ARAPÇA OKUNUŞU DİYANET VAKFI ELMALILI CELAL YILDIRIM  CÜZÜ
SAYFA
50-Kaf Suresi

1.Ayet

Mekke
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ق ۚ وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ -1 Kaf vel kur´anil mecid (1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!” Kaf ve Kur´an-i mecîd hakkı için Kaf.. Çok şerefli saygıya lâyık, hayırlı, bereketli Kur´ân´a and olsun. 26 / 517
50-Kaf Suresi

2.Ayet

Mekke
بَلْ عَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ -2 Bel acibu en caehum munzirum minhum fe kalel kafirune haza şey´un acib (1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!” Doğrusu şaştılar da kendilerine içlerinden korkutucu bir Peygamber geldiğine dediler ki kâfirler bu acîb bir şey (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!. 26 / 517
50-Kaf Suresi

3.Ayet

Mekke
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ۖ ذَٰلِكَ رَجْعٌ بَعِيدٌ -3 E iza mitna ve kunna turaba zalike rac´um beıyd “Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir dönüştür!” Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakıt ha? Bu baıyd bir irca´ (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!. 26 / 517
50-Kaf Suresi

4.Ayet

Mekke
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْأَرْضُ مِنْهُمْ ۖ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَفِيظٌ -4 Kad alimna ma tenkusul erdu minhum ve ındena kitabun hafıyz Şüphesiz biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda (o bilgileri) koruyan bir kitap vardır. fakat Arz onlardan neyi eksiltir bize ma´lûmdur ve nezdimizde hıfzedici bir kitab vardır (4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler. 26 / 517
50-Kaf Suresi

5.Ayet

Mekke
بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَرِيجٍ -5 Bel kezzebu bil hakkı lemma caehum fe hum fi emrim meric Hatta gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir hâldedirler. Doğrusu hak kendilerine geldiği zaman tekzib ettiler de şimdi karma karışık bir ıztırab içindeler (4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler. 26 / 517
50-Kaf Suresi

6.Ayet

Mekke
أَفَلَمْ يَنْظُرُوا إِلَى السَّمَاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِنْ فُرُوجٍ -6 E fe lem yenzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furuc Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik yoktur. Artık üstlerindeki Semâya bir baksalar a, biz onu nasıl bina etmişiz ve ziynetlemişiz hiçbir gediği yok. Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Onu nasıl kurup meydana getirdik ve (yıldızlarla, sistemlerle) süsledik. Onda hiçbir yarık (dengesizlik, uyumsuzluk) da yoktur. 26 / 517
50-Kaf Suresi

7.Ayet

Mekke
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ -7 Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve embetna fiha min kulli zevcim behic Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik. Arza da: bir imtidad vermişiz ve ağır baskılar oturtmuşuz ve her çeşidden çiftler bitirmişiz ki temaşasına doyulmaz Yeryüzünü de (nasıl) yaydık, onda sabit büyük dağlar koyup oturttuk ve her güzel türden çift çift bitirdik, (bunlara dikkatle bakmıyorlar mı?). 26 / 517
50-Kaf Suresi

8.Ayet

Mekke
تَبْصِرَةً وَذِكْرَىٰ لِكُلِّ عَبْدٍ مُنِيبٍ -8 Tebsıratev ve zikra li kulli abdim munib Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir. Gözler gönüller açar, yaradanın kudretini ıhtar eder, dersler verir birer nişane-i basîret ve nümune-i ıbret olmak üzere, hakka yüz tutan her kul için (Bu eserler ve taşıdığı hikmetli faydalar) Hakk´a yönelip gönül veren her kul için bir gönül gözü, bir hatırlatma ve öğüttür. 26 / 517
50-Kaf Suresi

9.Ayet

Mekke
وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً مُبَارَكًا فَأَنْبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ -9 Ve nezzelna mines semai maem mubaraken fe embetna bihi cennativ ve habbel hasıyd (9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Bir de Semadan mübarek bir su indirip de onunla bağlar bağçeler bitirmekteyiz ve biçilecek taneler (9-10) Gökten mübarek (feyizli, bereketli) su indirdik de onunla bahçeler, biçilecek taneler; tomurcukları sıra sıra birbiri üstüne gelen yüksek hurma ağaçları yetiştirdik. 26 / 517
50-Kaf Suresi

10.Ayet

Mekke
وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَضِيدٌ -10 Ven nahle basikatil leha tal´un nedıyd (9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Ve Semaya ser çeken hurma ağaçları ki sıvama dizilmiş bir tal´ı vardır (9-10) Gökten mübarek (feyizli, bereketli) su indirdik de onunla bahçeler, biçilecek taneler; tomurcukları sıra sıra birbiri üstüne gelen yüksek hurma ağaçları yetiştirdik. 26 / 517
50-Kaf Suresi

11.Ayet

Mekke
رِزْقًا لِلْعِبَادِ ۖ وَأَحْيَيْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ الْخُرُوجُ -11 Rizkal lil ıbadi ve ahyeyna bihi beldetem meyta kezalikel huruc (9-11) Gökten de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler), birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da böyledir. Kullara rızk için ve onunla ölü bir beldeye hayat vermekteyiz, işte o huruc da böyledir. Kullar için rızıktır (bunlar). Ve biz, o su ile ölü bir beldeyi dirilttik. İşte (dirilip toprak altından da) çıkmak böyledir. 26 / 517
50-Kaf Suresi

12.Ayet

Mekke
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ -12 Kezzebet kablehum kavmu nuhıv ve ashabur rassi ve semud (12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Tekzib etti onlardan evvel Nuhun kavmı ve Ashabı Ress ve Semûd (12-13) Onlardan önce Nûh kavmi, Ressli´ler, Semûd, Âd, Fir´avn ve Lût´un kardeşleri, 26 / 517
50-Kaf Suresi

13.Ayet

Mekke
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ -13 Ve aduv ve fir´avnu ve ıhvanu lut (12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Ve Âd ve Firavn ve ıhvanı Lût ve ashabı (12-13) Onlardan önce Nûh kavmi, Ressli´ler, Semûd, Âd, Fir´avn ve Lût´un kardeşleri, 26 / 517
50-Kaf Suresi

14.Ayet

Mekke
وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ ۚ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ -14 Ve ashahub eyketi ve kavmu tubba kulun kezzeber rusule fe hakka veıyd (12-14) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler, Tübba’ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti. Eyke ve tübbe´in kavmı, her biri gönderilen Peygamberleri tekzib etti de hakk oldu veîd Eykeli´ler, Tubba´ kavmi de (gönderilen peygamberleri) yalanladılar. Evet bunların her biri, peygamberleri yalanladılar. Böylece tehdidimi hakketmişlerdir. 26 / 517
50-Kaf Suresi

15.Ayet

Mekke
أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ ۚ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ -15 E fe ayına bil halkıl evvel bel hum fi lebsim min halkın cedid İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler. Ya artık birinci yaradış ile yoruluverdik mi? Doğrusu onlar, yeni bir yaradılıştan iltibastalar İlk yaratmak ile yorulduk mu ? Hayır, onlar yeniden yaratılma hususunu karıştırıp şüphe içindedirler. 26 / 517
50-Kaf Suresi

16.Ayet

Mekke
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ ۖ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ -16 Ve le kad halaknel insane ve na´lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız. Hem şanıma kasem ederim ki hakıkat insanı biz yarattık ve biliriz; nefsi onu ne ile vesveselendirir ve biz ona «habl-i verîd»den daha yakınızdır. And olsun ki, insanı yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz. Ve biz, ona şah damarından daha yakınızdır. 26 / 518
50-Kaf Suresi

17.Ayet

Mekke
إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ -17 İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali kaıyd Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İki zabıt memuru zabıt tutarlarken, biri sağdan oturmuş biri soldan. Hani sağında ve solunda oturan denetleyici ve tesbit edip yazıcı iki melek vardır. 26 / 518
50-Kaf Suresi

18.Ayet

Mekke
مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ -18 Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakıybun atid İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. Her ne söz atarsa mutlak yanında hâzır bir gözcü vardır Ağzından ne gibi bir söz çıkarsa mutlaka yanında onu görüp gözeten bir gözcü vardır. 26 / 518
50-Kaf Suresi

19.Ayet

Mekke
وَجَاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ۖ ذَٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحِيدُ -19 Ve caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu tehıyd Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona, “İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir” denir. Ve ölüm sekeratı hakk ile geldikte işte diye: o senin kaçıp durduğun Ölümün kendinden geçirme sıkıntısı gerçekten gelince, ona : İşte bu senin ürküp korktuğun şeydir, denilir. 26 / 518
50-Kaf Suresi

20.Ayet

Mekke
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ -20 Ve nufiha fis sur zalike yevmul veıyd (İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür. Ve Sur üfürüldükte: ki işte o veîd günüdür Sûr´a üfürülecek. Bu, va´dedilen gündür. 26 / 518
50-Kaf Suresi

21.Ayet

Mekke
وَجَاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ -21 Ve caet kullu nefsim meaha saikuv ve şehid Herkes beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir. Ve her nefis gelmiştir, beraberinde bir sevk me´muru ve bir şâhid vardır Her canlı, beraberinde bir sürücü, bir de şâhid ile gelir. 26 / 518
50-Kaf Suresi

22.Ayet

Mekke
لَقَدْ كُنْتَ فِي غَفْلَةٍ مِنْ هَٰذَا فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ -22 Le kad kunte fi ğafletim min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme hadid (Ona) “Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir” (denir.) Celâlim hakkı için (denir) sen bundan bir gaflette idin. Şimdi senden perdeni açtık, artık bu gün gözün keskindir, And olsun ki, sen bundan (bu günden) habersizdin. Artık senden perdeyi kaldırıverdik; o nedenle bugün gözün oldukça keskindir. 26 / 518
50-Kaf Suresi

23.Ayet

Mekke
وَقَالَ قَرِينُهُ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ -23 Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid Beraberindeki (melek) şöyle der: “İşte bu yanımdaki hazır.” Ve karîni demiştir: İşte bu yanımdaki hâzır. Beraberindeki arkadaşı (onu sevketmekle görevli melek), «işte bu (onun amelini yansıtan defter) yanımda hazırdır,» der. 26 / 518
50-Kaf Suresi

24.Ayet

Mekke
أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ -24 Elkıya gı cehenneme kulle keffarin anid (24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!” (Buyurulur:) Atın atın Cehenneme her nankör anud, (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. 26 / 518
50-Kaf Suresi

25.Ayet

Mekke
مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُرِيبٍ -25 Mennaıl lil hayri mu´teim murib (24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!” hayra engel, haşarı işkilci kâfiri (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. 26 / 518
50-Kaf Suresi

26.Ayet

Mekke
الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ -26 Ellezi ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş şedid “Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!” Ki Allahın yanında başka ilâh tutmuştur, haydin ikiniz bir atın onu o şiddetli azâb içine (24-25-26) Atın Cehennem´e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba. 26 / 518
50-Kaf Suresi

27.Ayet

Mekke
قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ -27 Kale karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalim beıyd Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.” Arkadaşı der: Ya rabbenâ onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi. Yandaşı (olan şeytan, sapık inkarcı, şekillendirilmiş put): «Ey Rabbimiz! Ben bunu azdırmadım, ama o, uzak bir sapıklık ve şaşkınlık içinde idi,» (der). 26 / 518
50-Kaf Suresi

28.Ayet

Mekke
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُمْ بِالْوَعِيدِ -28 Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veıyd Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.” Buyurur ki: Huzurumda çekişmeyin, ben size önceden veîd göndermiş iken Allah: «Benim huzurumda çekişip tartışmayın. Size daha önce uyarımı göndermiştim. 26 / 518
50-Kaf Suresi

29.Ayet

Mekke
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ -29 Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma enen bi zallamil lil abid “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.” Benim ındimde söz değiştirilmez ve ben kullara zulümkâr değilim Benim yanımda söz değişmez ve ben, kullarıma zulmedici de değilim,» buyurur. 26 / 518
50-Kaf Suresi

30.Ayet

Mekke
يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ -30 Yevme nekulu li cehenneme helimtele´ti ve tekulu hel mim mezid O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der. O gün ki Cehenneme doldun mu? diyeceğiz. O, daha ziyade var mı? diyecek. O gün Cehennem´e, «doldun mu ?» diyeceğiz. O, «daha fazlası var mı ?» diyecek. 26 / 518
50-Kaf Suresi

31.Ayet

Mekke
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ -31 Ve uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra beıyd Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. Cennet de müttekılere uzak olmıyarak yaklaştırılmış bulunacak Cennet ise, (Allah´tan saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlar için yaklaştırılmıştır; uzak değildir. 26 / 518
50-Kaf Suresi

32.Ayet

Mekke
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ -32 Haza ma tuadune li kulli evvabin hafıyz (32-33) (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” İşte bu, diye: o sizin va´d olunduğunuz. Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan. (32-33) İşte bu, size va´dolunandır. Allah´a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân´dan saygı ile korkan ve Allah´a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet´tir). 26 / 518
50-Kaf Suresi

33.Ayet

Mekke
مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُنِيبٍ -33 Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib (32-33) (Onlara şöyle denir:) “İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir.” Gaybde rahmana haşyet duyan ve inâbeli bir kalb ile gelen kimselere (32-33) İşte bu, size va´dolunandır. Allah´a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân´dan saygı ile korkan ve Allah´a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet´tir). 26 / 518
50-Kaf Suresi

34.Ayet

Mekke
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ۖ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ -34 Udhuluha bi selam zalike yevmul hulud “Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedîlik günüdür.” Girin ona bir selâm ile, bu işte o hulûd günü Oraya selâmetle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür. 26 / 518
50-Kaf Suresi

35.Ayet

Mekke
لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ -35 Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezid Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. Orada onlara ne dilerlerse var, bizim nezdimizde ise ziyade var Orada onlar için diledikleri her şey var ve yanımızda fazlası da mevcuttur. 26 / 518
50-Kaf Suresi

36.Ayet

Mekke
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِنْ مَحِيصٍ -36 Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel mim mehıys Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar. Var mı bir kaçamak? Bu küfre sapanlardan önce nice kuşakları yok ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü, daha çetin, vurup kırıcı, tutup yıkıcı idiler. Şehirlerde delikler, sığınaklar meydana getirmişlerdi. Var mı bir kaçıp kurtulacak yer? 26 / 519
50-Kaf Suresi

37.Ayet

Mekke
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ -37 İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem´a ve huve şehid Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. Şübhesiz ki bu söylenende kalbi olan yâhud şuhud halinde kulak tutan kimse için uyandıracak bir ıhtar vardır Şüphesiz ki bunda kalbi olana veya hazır bulunduğu halde kulak verip dinleyene hatırlatma ve öğüt vardır. 26 / 519
50-Kaf Suresi

38.Ayet

Mekke
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ -38 Ve le kad halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil luğub Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. Şanım hakkı için biz o Gökleri ve Yeri ve aralarındakileri altı günde halk ettik, bize bir yorgunluk da dokunmadı. And olsun ki gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı gün (devir)de yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. 26 / 519
50-Kaf Suresi

39.Ayet

Mekke
فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ -39 Fasbr ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kablel ğurub O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et. O halde onların lâflarına karşı sabret de rabbına hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel O halde onların (o inkarcı sapıkların) dediklerine karşı sabırlı ol ve Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbîh et. 26 / 519
50-Kaf Suresi

40.Ayet

Mekke
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ -40 Ve minel leyli fe sebbıhhu ve edbaras sucud Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et. Geceden de tesbih et ona hem de secde arkalarında Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından O´nu tesbîh et. 26 / 519
50-Kaf Suresi

41.Ayet

Mekke
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ -41 Vestemı´yevme yunadil munadi mim mekanin karib (Ey Muhammed!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. Ve dinle o münadînin bağıracağı günü yakın bir yerden Çağrıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver. 26 / 519
50-Kaf Suresi

42.Ayet

Mekke
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ -42 Yevme yesmeunes sayhate bil hakk zalike yevmul huruc O gün insanlar hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, (kabirlerden) çıkış günüdür. Hakka çağıran o sayhayı işidecekleri gün, işte o, huruc günüdür O gün, o haykırışı hakkıyle işitirler. İşte o gün (kabirlerden) çıkış günüdür 26 / 519
50-Kaf Suresi

43.Ayet

Mekke
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ -43 İnna nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel mesıyr Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir. Şübhesiz ki biz biziz, hem diriltiriz, hem öldürürüz ve dönüş bizedir. Şüphesiz ki biz, evet biz diriltiriz, öldürürüz ve dönüş ancak bizedir. 26 / 519
50-Kaf Suresi

44.Ayet

Mekke
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ -44 Yevme teşekkalul erdu anhum siraa zalike haşrun aleyna yesir O gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır. O gün ki Arz onlardan ayrılır sür´atle koşarlar, o, bir haşirdir ki ancak bize kolaydır O gün ki, yer onlardan yarılıp ayrılır da (onlar da dirilip çıkarlar ve) sür´atle koşarlar. İşte bize göre çok kolay bir toplanmayı sağlamadır bu.. 26 / 519
50-Kaf Suresi

45.Ayet

Mekke
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَنْ يَخَافُ وَعِيدِ -45 Nahnu a´lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur´ani mey yehafu veıyd Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver. Biz pek a´lâ biliyoruz ki ne diyorlar, maamafih sen onlara karşı bir cebbar değilsin, şimdi sen benim veîdlerimden korkacaklara bu Kur´an ile öğüd ver Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur´ân ile öğüt ver. 26 / 519
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014