KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

5-MAIDE SURESI (120 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Maide Suresi 41  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 5/41
5-MAIDE SURESI - 41. AYET    Medine
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ -41
Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezıne yüsariune fil küfri minellezıne kalu amenna bi efvahihim ve lem tü´min kulubühüm ve minellezıne hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye´tuk yüharrifunel kelime mim ba´di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve il lem tü´tevhü fahzeru ve mey yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey´a ülaikellezıne lem yüridillahü ey yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyüv ve lehüm fil ahırati azabün azıym
5-Maide Suresi 41. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki: «Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ey Resul!. Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerden ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahudi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyadesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri yerlerine konulduktan sonra değiştirirler. Derler ki: Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız. Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini isterse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından birşeye sahip olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek istemiştir. Onlar için dünyada zillet vardır ve onlar için âhiret de pek büyük bir azap vardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, bir takım İslâm düşmanlarının yalancılıktaki ve haki kat I arı değiştirme ve bozmaya çalışmaktaki rezilce hallerini bildirmektedir, onların ne gibi fitnelerine, azaplara mâruz kalacaklarını beyan ederek Rasülü Ekrem'e teselli vermektedir. Şöyle ki: Allah Teâlâ Hazretleri Son Peygamber Efendimizin şeref ve meziyetini, kadrinin yüceliğini göstermek için kendisine (Ey Resul!) ey benim Peygamberim! Diye hitab buyuruyor ve kendisine teselli vermek için de şöylece emir ediyor: (küfr içinde yarış edenler) birçok kâfirce hükümleri veren, hareketleri işleyip duranlar (seni mahzun etmesin) sen onların kendi haklarında felâket sebebi olan hallerinden dolayı üzülme, onlara meyilde bulunma. O küfre koşup duranlar (o kimselerden) dirler (ki,) onlar ciddî olmaksızın sâdece (ağızları ile imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir) onlar münafık taifedir, (ve) Yine o küfre koşup duranlar (Yahudi) tâifasından (olan kimselerden) dirler (ki,) bu iki taife (pek ziyâde yalan dinleyicücrdir) bunlar ilâhî dinin aleyhindeki uydurma lâkırdılara, bir takım bâtıl, uydurma kabilinden sözlere kıymet verir, onları dinler dururlar, (ve) kibirlerinden düşmanlıklarından dolayı (sana gelmeyen diğer bir kavmi) de onların gerçek dışı sözlerini (ziyadesiyle dinleyicidirler) öyle dinî hükümler aleyhindeki sözlere kulak verirler, ondan zevk alırlar (ve) bunlar (kelimeleri) Allah'ın kitaplarında âyetleri dinî hükümleri (yerlerine konulduktan sonra) Allah tarafından konulmuş ve belirlenmiş olduktan sonra lâfzen veya manen (değiştirirler) meşru olan birşeyi gayrimeşru ve bilâkis gayrimeşru olan birşeyi meşru gibi göstermek isterler ve kendilerine tâbi olanlara (derler ki, eğer size) Peygamber tarafından (bu) yani kendilerinin değiştirip tahrif ettikleri şey (verilirse alıveriniz) onun gereği ile amel ediniz, İşte hak olan odur (ve eğer size bu) değiştirilen şey, şer'î hüküm (verilmezse) başkası verilir, tebliğ edilirse (sakınınız) onu asla kabul etmeyiniz, İşte bunlar böyle hakikatları değiştirmeye çalışan sapık kimselerdir. (Ve Allah Teâlâ her kimin) Bu gibi kötü hareketlerinden, kötü tercihlerinden dolayı (fitnesini) sapıklığını, rezaletini (isterse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından) o fitneyi defetmek için (birşeye) bir çareye (sahip) eli yetişir (olamazsın) takdiri ilâhîyi kimse değiştiremez, (onlar) O Allah'ın dinî hükümlerini tahrif e çalışan topluluklar (o kimselerdir ki. Allah Teâlâ onların kalblerini) dalâletten, küfr ve nifak pisliğinden (temizlemek istememiştir.) çünkü onlar o küfr ve nifakı kendi kötü tercihleriyle yapmış kimselerdir. Artık (onlar için dünyada zillet vardır) onların nifakı, küfrü ilâhî hükümleri tahrife cür'etleri anlaşılarak dünyada eliboş ve ziyanda kalacaklardır, (ve onlar için) bu dünyevî rezillikten başka (âhirette de pek büyük bir azap vardır) o da cehennemde ebedî olarak kalıp azap çekmelerinden ibarettir. Binaenaleyh böyle kendi tercihleriyle küfre koşup duranlar bu gibi cezalara kendileri sebebiyet vermiş bu cezaları hak etmişlerdir. Onlar için üzülmeye lüzum yoktur. § Bu âyeti kerimenin nüzul sebebi hakkında deniliyor ki: Yahudilerin eşrafından bir erkek ile bir kadın, muhsen, yani: Koca ve karı sahipleri bulunmuş oldukları halde zina rezaletini işlemişler, bunların hakkında Tevrat'a göre recim cezası lâzım geliyordu. Bu cezadan kurtulmak için Yüce Peygamber Efendimize müracaat etmeleri tavsiye olunmuş ve denilmiş ki: Gidin Muhammed -Aleyhisselâm- a müracaat ediniz. Eğer hafif bir ceza tâyin ederse kabul ediniz, recim cezasına lüzum görürse kabul etmeyiniz. Müracaat etmişler, Rasülü Ekrem de buyurmuş ki: Benim hükmüme razı olur musunuz?. Onlar da evet oluruz demişler. Bunun üzerine Cibrili Emin inerek recim âyetini getirmiştir. Binaenaleyh, Yüce Peygamberimiz onların hakkında recim lâzım geldiğini söylemiş, zaten Tevrat'a göre de recim lâzım geleceğini onların yüksek âlimlerinden "Ibni Surya" da itiraf eylemiştir. Fakat buna rağmen onlar bu recim hükmünü kabul etmemişler, bunun aksine bir hüküm uydurulmasını arzuda bulunmuşlardır. İşte bu âyeti kerime ve bunu müteakib olan âyetler, dinî hükümlere riâyetin lüzumunu, onları değiştirme ve bozmaya cür'etin ne kadar mesuliyeti gerektirir bulunduğunu ihtar buyurmaktadır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014