KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

60-MÜMTEHINE SURESI (13 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Mümtehine Suresi 10  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 60/10
60-MÜMTEHINE SURESI - 10. AYET    Medine
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ ۖ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ ۖ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ ۖ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ ۖ وَآتُوهُمْ مَا أَنْفَقُوا ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ ۚ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنْفَقُوا ۚ ذَٰلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ ۖ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ -10
Ya eyyuhelleziyne amenu iza caekumulmu´minatu muha ciratin femtehınuhunne allahu a´lemu biiymanihinne fein ´alimtumuhunne mu´minatin fela terci´uhunne ilelkuffari la hunne hıllun lehum ve la hum yehıllune lehunne ve atuhum ma enfeku ve la cunaha ´aleykum en tenkıhuhunne iza ateytumuhunne ucurehunne ve la tumsiku bi´ısamilkevafiri ves´elu ma enfaktum velyes&elu ma enfeku zalikum hukmullahi yahkumu beynekum vallahu ´aliymun hakuymun.
60-Mümtehine Suresi 10. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ey imân etmiş olanlar! Size imân etmiş kadınlar, hicret etmiş olarak geldikleri vakit onları imtihan edin. Allah, onların imânlarına bihakkın âlimdir. İmdi siz onları mü´mineler bildiğiniz takdirde artık onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Ne bunlar onlar için helâldir ve ne de onlar bunlar için helâl olurlar. Ve onlara infak etmiş oldukları şeyi verin ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o kadınlar ile evlenmekten dolayı sizin için bir günah yoktur. Ve kâfirlerin ismetlerine yapışmayın ve ne infak ettiniz ise isteyin, onlar da ne infak etmişler ise istesinler. İşte bu, Allah´ın hükmüdür. Aranızda hükmeder ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ey îman etmiş olanlar: Size îman etmiş kadınlar, hicret etmiş olarak geldikleri vakit onları imtihan edin, Allah, onların îmanlarını hakkıyla bilicidir. İmdi siz onları mü'mineler bildiğiniz takdirde artık onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Ne bunlar, onlar için helâldir ve ne de, onlar, bunlar için helâl olurlar. Ve onlara infak etmiş oldukları şeyi verin ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o kadınlar ile evlenmekten dolayı sizin için bir günah yoktur. Ve kâfirleri nikâhını da tutmayın, ve ne infak ettiniz ise isteyin, onlar da ne infak etmişler ise istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Aranızda hükmeder, ve Allah, Alimdir, Hakimdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de küfür diyarından çıkıp İslâmiyet'i kabul etmiş olduğunu iddia ederek İslâm yurduna gelmiş kadınların hakkında araştırma yapılması lüzumunu gösteriyor. Onların samimi surette müslümanlığı kabul ettikleri anlaşıldığı takdirde yurtlarına iade edilmeyeceğini, çünkü: Müslüman olan kadınların kâfirlere, kâfirlerin de Müslüman kadınlarına helâl bulunmadığını beyan buyuruyor. Böyle İslâm yurduna gelen kadınların almış oldukları mehrlerinin kocalarına iade edilmesini ve irtidat edip küfür diyarına giden kadınların mehrlerinin de müslüman olan kocalarına iade edilmesini emrediyor. Öyle küfür yurduna giden, mehrleri iade edilmeyen dinden dönmüş kadınların mehrlerini de bir zafer neticesinde elde edilecek ganimet mallarından Müslüman olan kocalarına verilmesini teklif ve müminleri takvaya davet buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ey îman etmiş olanlar!.) Ey müslüman topluluğu!. (Size îman etmiş kadınlar) Gayr-i müslimlerin eşleri olup ta İslâmiyet'i kabul ettiklerini söyledikleri ve yurtlarından çıkıp (hicret etmiş olarak geldikleri vakit onları imtihan edin) hakikaten İslâmiyet'i kabul edip etmediklerini, maksatlarının neden ibaret olduğunu sorup anlamaya çalışın, çünki: Kocalarına zarar vermek için veya bir müslümana aşık olup sadece onunla evlenmek için veya müslümanların aralarına sokularak hafiyelikte bulunmak için, münafıkça bir tarzda kendisini müslüman gösterebilir. Binaenaleyh böyle bir kadın, Hz. Peygamber zamanında Medine-i Münevvere'ye geldi mi. Peygamber Efendimiz, ona yemîn verdirir, ne için müslüman olduğunu sorardı. Sırf İslâm dinine, İslâm dinini takdir ettiğinden Al I ah-ü Teâlâ'yı ve Yüce Peygamberi kavuşma arzusunda bulunduğundan dolayı geldiğini söyleyince İslâmiyet'i kabul edilerek İslâm yurdunda kalmasına müsaade olunurdu. (Allah onların îmanlarını hakkıyla bilicidir) Bütün kalplerindeki sırlara vâkıftır, onların en samimi kalple İslâmiyet'i kabul edip etmediklerini ancak O Yüce Mâbııd, hakkıyla bilir. Müslümanların vazifesi ise bir imtihandır, soru cevap almak sureti ile mümkün mertebe durumu öğrenmekten ibarettir. (İmdi siz onları mü'minler bildiğiniz takdirde) Onların İslâmiyet'i ciddî bir surette kabul ettiklerine dair bir kanaat hâsıl olunca (Artık onları kâfirlere geri döndürmeyiniz.) Çünkü (Ne bunlar) bu mü'mine olan kadınlar (onlar için» o kâfir erkekler için (helâldir, ve ne de onlar) o kâfirler (bunlar için) bu İslâmiyet'i kabul eden kadınlar için (helâl olurlar) bilakis aralarında haramlık meydana gelmiş olur. Artık o kadınları iade etmek, böyle bir harama sebebiyet vereceği için elbette uygun olamaz. (Ve onlara) O kadınların kâfir bulunan kocalarına (infak etmiş oldukları -şeyi verin.) Yâni: Mehr adına onlara ne vermişler ise o mehirleri o kocalarına iade edin (ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz) taahhüt eylediğiniz (takdirde o) hicret etmiş olan (kadınlar ile evlenmekten dolayı sizin için bir günah yoktur) Evet.. Bir ayrılık iddeti tamam olup da rahmin temiz olduğu anlaşılınca o kadınlar ile müslümanların evlenmeleri caizdir. Uygundur, tâ ki: Onların idareleri, nafakaları temîn edilmiş olsun. (Ve kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın) Yâni: Bir müslüman için caiz değildir ki, küfür diyarında kalan ve dinden dönen eşinin kendi nikâhı altında, namus dairesinde bulunduğunu iddia ederek onunla evlilik bağını devam ettirsin. Çünkü aralarında ayrılık meydana gelmiştir. (Ve ne infak ettiniz ise isteyin.) Yâni: Dininden dönüp kâfirlere katın eşe, vaktîle verilmiş olan mehri, o kâfirlerden istemeye kocasının hakkı vardır. (Onlar da ne infak etmişler ise istesinler) yâni: Kâfirler de İslâmiyet'i kabul edip İslâm yurduna gelen eşlerine vermiş oldukları mehirleri müslümanlardan isteyebilirler, (işte bu) Ayette zikredilen bu hükm, (Allah'ın hükmüdür) ona riâyet lâzımdır. (Ve Allah, Alimdir, Hâkimdir.) O'nun her hükmü belli bir hikmete, bir menfaate dayanmaktadır. O'na muhalefette bulunmayın.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014