KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

60-MÜMTEHINE SURESI (13 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Mümtehine Suresi 4  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 60/4
60-MÜMTEHINE SURESI - 4. AYET    Medine
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ ۖ رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ -4
Kad kanet lekum usvetun hasenetun fiy ibrahiyme velleziyne me´ahu iz kalu likavmihim inna bureau minkum ve mimma ta´budune min dunillahi keferna bikum ve beda beynena ve beynekumul´adavetu velbağdau illa kavle ibrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke ve ma emliku leke minallahi min şey´in rabbena ´aleyke tevekkelna ve ileyke enebna ve ileykelmesıyru.
60-Mümtehine Suresi 4. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Muhakkak ki sizin için İbrahim´de ve O´nunla beraber olanlarda bir güzel örnek vardır. O vakit ki, kavimlerine dediler ki: «Şüphe yok, biz sizden ve Allah´tan gayrı tapmakta olduğunuz şeylerden müteberri kimseleriz. Sizi inkâr ettik ve yalnız bir Allah´a imân edeceğinize değin bizim aramızla sizin aranızda ebedîyyen adavet ve buğz başlamıştır.» Ancak İbrahim´in babasına, «Elbette senin için istiğfarda bulunacağım. Mamafih senin için Allah´tan hiçbir şeye malik olamam,» demesi müstesna... «Ey Rabbimiz! Ancak Sana tevekkül ettik ve Sana yöneldik ve son gidiş de ancak Sana´dır.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Muhakkak ki: Sizin için İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda bir güzel örnek vardır. O vakit ki, kavimlerine dediler ki: Şüphe yok, biz sizden ve Allah'tan başka tapmakta olduğunuz şeylerden uzak kimseleriz. Sizi inkâr ettik ve yalnız bir Allah'a îman edeceğinize değin bizim aramızla sizin aranızda ebediyen düşmanlık ve öfke başlamıştır. Ancak İbrahim'in babasına: Elbette senin için istiğfarda bulunacağım. Fakat senin için Allah'tan hiçbir şeye mâlik olamam" demesi müstesna. Ey Rab'bimiz. Ancak sana tevekkül ettik ve sana yöneldik ve son gidişte ancak sanadır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler, kâfirlere karşı müslümanların nasıl bir cephe alacaklarına dair İbrahim Aleyhisselâm ile O'na îman etmiş olanları uyulacak bir örnek olmak üzere gösteriyor. Kâfir olarak ölenler hakkında istiğfar caiz olmayıp İbrahim Aleyhisselâm'ın babası hakkında istiğfarda bulunmuş olması ise ona karşı yapmış olduğu bir va'di yerine getirmek için olduğuna işaret buyuruyor. Ve azîz, hakîm olan âlemlerin Rabbine tevekkül edilmesini ve mü'minlerin Allah'ın mağfiretine nail olup kâfirler için bir fitne vesilesi olmamasına dua ve niyazda bulunulmasını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey müminler.. (Muhakkak ki: Sizin için İbrahim'de ve onunla beraber olanlar da) Ona îman edenler de veya onun kız kardeşi oğlu olan Lüt Aleyhisselâm gibi zatlar da (bir güzel örnek vardır.) bir seçkin özellik mevcuttur ki, onunla vasıflanmış olmak, temenniye lâyıktır. (O vakit ki,) Kâfirler olan (kavimlerine dediler ki: Şüphe yok biz sizden ve Allah'tan gayrı tapmakta olduğunuz şeylerden) putlardan (uzak kimseleriz) biz bir Yüce Yaratıcının varlığına, azamet ve kudretine inanmış, bulunmaktayız. Biz (Sizi inkâr ettik) Sizin bâtıl dininizi, ve putlara vesair mahlûklara ibadetlerinizi inkâr etmekteyiz. (Ve) Sizin (yalnız bir Allah'a îman edeceğinize değin) o şirk ve küfürü bırakıp tevhid dinini kabul edeceğiniz zamana kadar (bizim aramızla sizin aranızda ebediyen düşmanlık ve öfke başlamıştır.) Siz öyle küfür ic.inde yaşadıkça biz size karşı daima muhalif, ve cihad edici bir vaziyette bulunacağızdır. (Ancak İbrahim'in babasına) Hitaben (elbette senin için istiğfarda bulunacağımdır.) senin Allah'ın mağfiretine erişmeni niyaz edeceğimdir. (Fakat senin için Allah'tan hiçbir şeye mâlik olamam) Benim iktidarım dahilinde olan, yalnız mağfiret isteğidir. Sana bundan fazlasıyla faydalı olamam, Allah - ü Teâlâ, senin azap görmeni dilemiş olunca seni o azaptan kurtaramam (demesi müstesna) bu, bizim için güzel bir örnek, ve uyulmaya lâyık değildir. Çünki: İbrahim Aleyhisselâm, babası için istiğfarda bulunacağını va'd etmişti, Vakta ki, babasının küfür üzere öldüğü anlaşıldı, Hz. İbrahim de ondan uzak oldu, onun hakkında mağfiret talebini terketti. Bir mü'min, daha dünyada bulunan herhangi bir kâfirin îmana erişmesini temenni edebilir, fakat kâfir olduğu hâlde mağfirete lâyık olamayacağı için o hâlde onun için istiğfarda bulunmak caiz değildir. Küfür ve şirk üzere ölüp gitmiş kimseler hakkında da artık istiğfara mahal kalmamıştır, onlar ebediyen azaba adaydırlar. İbrahim Aleyhisselâm ile arkadaşlar, şöyle de dua ve yakarışta bulunmuşlardı: (Ey Rab'bimiz!. Ancak sana tevekkül ettik) Her işimizde sana itimat ederek senden muvaffakiyetler niyazında bulunduk (ve sana yöneldik) tevbe ederek senin rızâna muvafık şeyleri îfaya yöneldik (ve son gidiş te ancak sanadır.) Kabirlerimizden kalkınca da senin tâyin buyurmuş olduğun yere gideceğizdir. Artık akıbetimizi hayır eyle Yârabbü.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014