KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

29-ANKEBUT SURESI (69 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Ankebut Suresi 10  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 29/10
29-ANKEBUT SURESI - 10. AYET    Mekke
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آمَنَّا بِاللَّهِ فَإِذَا أُوذِيَ فِي اللَّهِ جَعَلَ فِتْنَةَ النَّاسِ كَعَذَابِ اللَّهِ وَلَئِنْ جَاءَ نَصْرٌ مِنْ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ إِنَّا كُنَّا مَعَكُمْ ۚ أَوَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِمَا فِي صُدُورِ الْعَالَمِينَ -10
Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi fe iza uziye fillahi ceale fitneten nasi keazzabillah ve lein cae nasrum mir rabbike le yekulünne inna künna meaküm e ve leysellahü bi a´leme bima fı suduril alemın
29-Ankebut Suresi 10. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve nâstan öylesi de vardır ki, «Allah´a imân ettik,» der. Sonra Allah uğrunda bir eziyete uğrasa nâsın fitnesini Allah´ın azabı gibi telakki eder. Celâlim hakkı için Rabbinden bir nusret gelecek olunca da elbette diyeceklerdir ki: «Biz de muhakkak sizinle beraber bulunduk.» Allah, âlemlerin sinelerinde olanı en ziyâde bilen değil midir?
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve insanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a îmân ettik der. Sonra Allah uğrunda bir eziyete uğrasa insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi telakki eder. Andolsun ki, Rabbinden bir zafer gelecek olunca da elbette diyeceklerdir ki: Biz de muhakkak sizinle beraber bulunduk. Allah, âlemlerin kalplerinde olanı en iyi bilen değil midir?
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de îman iddiasında bulunan münafıkların dünyevî bir sıkıntıyı, Allah'ın azabı gibi saydıklarını ve müminlere bir zafer yüz gösterince kendilerinin de o müminlerin ile beraber olduklarını iddia ettiklerini bildiriyor. Ve bütün müminlerin de münafıkların da kalblerinden geçenleri Cenab-ı Hak'kın bildiğini ihtar buyuruyor. Calip gelen kâfirlerin de müminleri hak yolundan ayırmak için nasıl bâtıl tekliflerde bulunduklarını ve o kâfirlerin ahirette kimseye yardım edemiyeceklerini, bilakis kendilerinin de, başkalarının da yüklerini yüklenerek nasıl büyük bir cezaya çarpılacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Allah Teâlâ, insanların müminler ile kâfirler kısımlarına ayrılmış olduklarını yukarıda bildirdiği gibi üçüncü kışımı da münafıkların oluşturduğunu şöylece beyan buyuruyor, (ve insanlardan öylesi de vardır ki) Müminlere karşı biz (Allah'a îman ettik der) kendisini müslüman gösterir (sonra Allah uğrunda bir eziyete uğrasa) îmanından dolayı kâfirler onu bir azaba uğratacak olsalar (insanların işkencesini) kâfirler tarafından kendisine isabet eden eza ve cefayı (Allah'ın azabı gibi görür) o eza ve cefayı, Allah'ın azabı gibi şiddetli sayarak dininden döner, ve bunu açıkça gösterir. Halbuki, bu münafıkça, dininden dönme hareketinden dolayı ahirette uğrayacağı ilâhi azap, her türlü dünyevî eziyetlerin, mahrumiyetlerin üstündedir. Ne yazık ki, bunu takdir edemez. "Cam değildir gide dünya, kala din" "Cam odur kim kala dünya, gide din" Evet.. Münafıklar, öyle kimselerdir ki, onlar yalnız dünyevî menfaatler arkasında koşarlar. İşte Cenab-ı Hak, buyuruyor ki: (Andolsun ki Rabbinden) Müminler için (bir nusret) bir feth ve zafer, bir ganimet malı (gelecek olunca da elbette) o münafıklar (diyeceklerdir ki: biz de muhakkak sizinle beraber bulunduk) biz de îman hususunda sizinle beraberiz. Artık bizi de o ganimet, mallarına ortak kılın, biz de onlardan birer hisse alalım. (Allah, âlemlerin kalplerinde olanı en iyi bilen değil midir?.) elbette o kâinatın yaratıcısı, bütün mahlûkatın hallerini tamamen bilmektedir, bütün kullarının kalplerinden geçenler Allah katında malûmdur. Artık şüphe yok ki, o münafıkların kalplerindeki nifakı, o kâfirlere karşı gösterdikleri eğilimleri de sonsuz olan muazzam ilmiyle tamamen bilmektedir. Buna inanıyoruz. "Tefsirülmerâğı" de deniliyor ki: Bu âyeti kerime, bir rivayete göre "Ayyaş bin Ebi Rebiya" hakkında nazil olmuştur. Bu zat, müslüman olmuş, hicrette bulunmuştu. Sonra ona bir kardeşleri Ebu Cehl ile Haris tarafından doğulmuş, eziyetlere uğramış olduğu için dinini değiştirmişti. Daha sonra uzun bir müddet yaşamış, îmanını yenileyerek güzelce müslüman olmuştur.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014