7-A'raf Suresi 175. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Onlara o kimsenin haberini de oku ki, o kimseye âyetlerimizi vermiştik, onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytan da onu kendisine tâbi kıldı. Artık sapıklardan olmuş oldu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Onlara o kimsenin haberini de oku ki, o kimseye âyetlerimizi vermiştik, onlardan sıyrılıp ayrıldı. Şeytan da onu kendisine tâbi kıldı. Artık sapıklardan olmuş oldu. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, bir takım ilimlere, hidâyet vâsıtalarına nail oldukları halde dünya varlığına meylederek şeytana tâbi olan, o hidâyet vasıtalarını elden çıkaran ihtiraslı kimselerin çirkin âkibetlerini tasvir ederek nazarı dikkate sunmaktadır. Şöyle ki: Resulüm!. (Onlara) O Yahudi kavmine ve benzerlerine (o kimsenin haberini de) hayatındaki macerayı da (oku) hatırlat, nazarı dikkatine sun (ki, o kimseye) vaktiyle (âyetlerimizi vermiştik) ona Tevrat gibi ilâhî kitapların hükümlerini öğretmiştik, Allah'ın birliğine ve diğer dinî meselelere, delillere muttaki olmuştu. Fakat bunlardan istifâde etmedi, o âyetlere göre hareketlerini düzenlemedi, bilâkis onlara muhalif hareketlerde bulundu (onlardan sıyrılıp ayrıldı.) onları terkedip arkasına atıverdi. (Şeytan da onu kendisine tâbi kıldı.) Cenâb-ı Hak'kın emirlerine muhalefet ederek şeytanın vesveselerine uyup gitti. (Artık sapıklardan olmuş oldu.) Sapıklığa düşmüş; helake uğramış kimseler zümresine girmiş bulundu.
İşte Cenab'ı Hak'kın verdiği nimetlerin değerini bilmeyip fâni bir varlık için kutsal değerlerini feda eden beyinsiz kimselerin âkibetleri böyle bir sapıklığa, felâkete düşmekten başka bir şey değildir. Artık bunu düşünüp ibret almalı değil midir?.
§ Bir rivayete göre böyle bir fecî âkibete mâruz kalan şahıs, Bel'anı Ibni Bavra'dır. Bu Ken'an ilinde zorbaların bulunduğu bir köyde yaşıyordu.
İlim ve marifet sahibi idi, iyi hâl sahibi olarak tanınırdı. Fakat bu köye yönelen Hz. Musa aleyhinde dua etmek için kavmi kendisine müracaat etmişler, hediyeler vermişler, bunun tesîriyle o Yüce Peygamber aleyhine dua etmiş, din dairesinden çıkmış, bu yüzden şeytana uyarak İlim ve marifetten mahrum kalmıştır. İşte dünyalık için dinini feda edenlerin ibret almaya değer akibetü.
Diğer bir rivayete göre de bu şahıstan maksat, "Ümeyye ibnüssalt" dir. Bu arap kavmindendir. İlim sahibi idi, kendisinin bir Peygamber olacağını ümid ederdi. Ne zaman ki, Rasûlü Ekrem Efendimize peygamberlik verildi, ona haset etti, inkârı seçti, halbuki vaktiyle yazmış olduğu manzumelerde Allah'ın birliğini İtiraf etmişti. Bundan dolayıdır ki Rasûlü Ekrem Efendimiz, onun hakkında "Amene Şi'rûhu ve kefere kalbünü" buyurmuştur. Yani onun manzumeleri, mü'minlerin manzumeleri gibi Allah Teâlâ'nın birliğini ifâde ediyor, kalbi ise kâfirlerin kalbleri gibi Allah'ın birliği inancından mahrum bulunuyor.
Başka bir rivayete göre de bu şahıstan maksat, Ebu Amir adındaki bir rahiptir. Câhiliyet devrinde rahiplik yapıyordu. İslâmiyet'in yayılması üzerine Şam'a gitmiş, münafıklara emrederek mescid-i dırar'ı yaptırmış ve Kaysere giderek Peygamber Efendimizin aleyhine yardım istemiştir.
|