KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

58-MÜCADELE SURESI (22 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Mücadele Suresi 22  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 58/22
58-MÜCADELE SURESI - 22. AYET    Medine
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ أَوْ أَبْنَاءَهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ ۚ أُولَٰئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ ۖ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ۚ أُولَٰئِكَ حِزْبُ اللَّهِ ۚ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ -22
La tecidu kavmen yu´minune billahi velyevmil´ahıri yuvaddune men haddallahe ve resulehu ve lev kanu abaehum ev ebnaehum ev ıhvanehum ev ´aşiyretehum ulaike ketebe fiy kulubihimul´iymane ve eyyedehum biruhın minhu ve yudhıluhum cennatin tecriy min tahtihel´enharu halidiyne fiyha radıyallahu ´anhum ve radu ´anhu ulaike hızbullahi ela inne hızballahi humulmuflihune.
58-Mücadele Suresi 22. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Allah´a ve ahiret gününe imân eden hiçbir kavmi bulamazsın ki, Allah´a ve Resûlüne muhalefet eder kimseleri sevsinler. Velev ki babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar. Onlar o zâtlardır ki, (Allah) Onların kalblerinde imân yazmıştır. Ve onları kendisinden bir ruh ile teyid etmiştir ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Oralarda ebedîyyen kalıcılardır. Allah onlardan razı olmuştur, (onlar da) O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın fırkasıdır. Agâh olunuz ki, muhakkak Allah fırkasıdır, onlardır necâta ermiş olanlar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Allah'a ve âhiret gününe îman eden hiçbir kavmi bulamazsın ki, Allah'a ve Resûlü'ne muhalefet eder kimseleri sevsinler isterse: Babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar, onlar o zatlardır ki, -Allah- onların kalplerinde îman yazmıştır. Ve onları kendisinden bir ruh ile desteklemiştir ve onları altlarından ırmaklar akar cennetlere girdirecektir. Oralarda ebedî olarak kalıcılardır. Allah, onlardan razı olmuştur, -onlar da- Ondan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın askerleridir. İyi biliniz ki, muhakkak Allah askerleridir, onlardır kurtuluşa ermiş olanlar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu mübarek âyetler de hakikî mü'minlerin vasıflarını, başarılarını bildiriyor. Onların Allah ü Teâlâ'ya ve O'nun Peygamberine muhalefet edenlere isterse: Kendilerinin yakınları bulunsunlar muhabbette bulunmayacaklarını, bu durumun beğenildiğini haber veriyor. O seçkin mü'minlerin kalplerinde îman tesbit edilmiş ve Allah tarafından bir ruh ile desteklenmiş olduklarını beyan buyuruyor. Onların âhirette ne kadar güzel cennetlere nail olacaklarını müjdeliyor, o muhterem zâtların Allah'ın rızasını kazanmış ve kurtuluşa ermiş bir ilâhî fırka olduklarını ilân buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Yüce Resul!. Veya onun ümmetinden bulunan hangi muhterem bir müslüman!. (Allah'a ve âhiret gününe îman eden hiçbir kavmi) Bir müslüman zümresini (bulamazsın ki, Allah'a ve Resûlü'ne muhalefet eden kimseleri sevsinler.) o muhaliflere muhabbette bulunsunlar, çünkü öyle bir muhabbet, o muhalefete razı olmayı gerektirir. Böyle bir rızâ ise ebedî hüsrana sebep, azaba da vesîle bulunur, (isterse) O sevecekleri kimseler, kendilerinin (babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar) zira Cenab-ı Hak'ka ve O'nun Peygamberine muhalefet eden, düşmanlıkta bulunan bir şahıs, bütün insanlık hakkında bir cani hükmündedir. Öyle bir caniye muhabbet ise umuma karşı bir hakaret, bir vicdansızlık mahiyetinde bulunmuş olur. Bununla beraber insan için en büyük gaye, İlâhî rızâyı kazanıp selâmet ve saadeti temin etmektir. Öyle dinsizlere, Hak'ka muhalefet edenlere gösterilecek bir muhabbet ve bağlılık ise bu gayeyi mahveder, insanı ebedî hüsrana bırakır. İslâm tarihi gösteriyor ki: Ashab-ı Kiramdan bir nicesi özellikle Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Hamza gibi zâtlar Bedir Savaşı'nda ve diğerlerinde dinsiz olan yakınlarına karşı cephe almış, onları tepelemişlerdir. Hattâ rivayet olunuyor ki: Bu âyet-i Kerîme Ebü Bekr Radiyallâhü Anh hakkında nazil olmuştur. Babası Ebü Kuhafe, bir gün Resûl-i Ekrem Efendimize sövmüş, Hz. Ebü Bekr de Ebü Kuhafe'yi hemen yakalayarak yumruk vurmuş, onun dişleri dökülmüş, sonra Peygamberimizin huzuruna gelince bu hâdiseyi anlatmış. Peygamber Efendimiz de öyle yaptın mı?. Diye sormuş, diye buyurmuş, Hz. Ebü Bekr de demiş ki: Seni Hak ile Peygamber gönderen Cenab-ı Hak'ka yemîn ederim ki: Eğer bana bir kılıç yakın bulunmuş olsa idi elbette onu öldürürdüm" diye Resül-i Ekrem'e olan fevkalâde bağlılığını göstermiştir. İşte din muhabbeti, bağlılığı böyle her şeyin üstündedir, (onlar) O din düşmanlarını sevmeyen mü'minler (o zâtlardır ki,) Allâh-ü Teâlâ (onların kalplerine îman yazmıştır.) Yâni: İmânı vücuda getirmiş, tesbît buyurmuştur, (ve onları kendisinden bir ruh ile desteklemiştir.) Hak Teâlâ Hazretleri kendi ilâhî katından veya îman cihetinden bir nür ile, manevî hayatın medarı olan Yüce bir kuvvet ile veya Kur'an-ı Kerim ile veya bir büyük zafer ile o muhterem mümin kullarını takviye etmiştir. Onları ilim ve irfan nurları ile aydınlatmıştır. Onlar o sayede pek mükemmel bir itminan-i kalbe, hak üzere sebâte muvaffak olmuşlardır. (Ve onları altlarından ırmaklar akar cennetlere girdirecektir.) Öyle lâtif, bir çok ağaçlar vesaire ile süslü bostanlara, bağlara nail buyuracaktır, (oralarda ebedi olarak kalıcılardır.) O nimetlerin yok olması endişesinden tamamen azade bulunacaklardır. (Allah onlardan razı olmuştur) Onlara pek ziyade ihsan buyurmuş olduğu dünyevî ve uhrevî nimetler, muvaffakiyetler, rahmet eserleri o rızânın gereğidir. O zâtlar da (O'ndan) O Yüce Yaratıcı Hazretlerinden her bakımdan (razı olmuşlardır.) çünkü onlara verdiği nimetler, saadetler, ümidlerinin, tasavvurlarının üstünde bulunmuştur, (işte onlar) O Allah rızâsına mazhar zâtlar (Allah'ın fırkasıdır) onun dini uğrunda çalışan, cihadda bulunan seçkin askerlerdir. (İyi biliniz ki, muhakkak Allah fırkasıdır.) evet (onlardır) o pek seçkin askerlerdir, (kurtuluşa ermiş olanlar.) İki âlemde de büyük kazanca, selâmet ve saadete aday olan; o mübarek, değerli zâtlardır. Ne büyük bir ilâhi müjde… Rahmet ve kerem sahibi olan Yüce Mabut bizleri de o kurtuluşa eren zümreye katsın âmin.. Peygamberlerin Efendisinin hürmetine duamızı kabul buyursun!.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014