50-Kaf Suresi 1. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
(1-2) Kâf. Ve bereketi pek ziyâde olan Kur´an hakkı için. Habibim! O kâfirler, seni tasdik etmediler. Belki kendilerinden bir korkutucu gelmesinden teaccüb ettiler. O kâfirler dedi ki: «Bu şaşılacak bir şey.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Kâf ve bereketi pek fazla olan Kur'an hakkı için -Habibim!. O kâfirler, seni tasdik etmediler. - |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu mübarek âyetler, kâfirlerin Hz. Peygamber'in beyânlarını kabul etmeyip içlerinden bir zâtın Peygamber olarak geldiğini ve öldükten sonra tekrar dirileceklerini uzak görerek şaşırmış olduklarını kesin bir şekilde beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: (Kaf) Bu, bir hususî harftir, yemini içermektedir, bâzı sûrelerin böyle birer harf ile başlaması, tilavet olunacak âyetlere dikkat nazarlarını çekmek gibi hikmetlere vesâireye dayanmaktadır ve mûteşâbihat kabilindendir. Maamafih bu hususta müfessirlerin birçok görüşleri, rivayetleri de vardır. Kısaca deniliyor ki: Bu harf, bu sûrenin ismidir ve yine deniliyor ki: Bu, Kur'an-ı Kerim'in isimlerinden biridir veyahut "kadîr", "kaadîr", "karîb" ve "kabz" gibi ilâhî isimlerin anahtarıdır, ilk harfini içermektedir. Ve Ikrime ve Dahhâk'e göre de bu yeryüzünü her taraftan kuşatan ve yeşil bir zümrüdden meydana gelen pek büyük bir dağın ismidir, gökteki yeşil renk bundan meydana gelmektedir. Fakat bu görüş, Fahr-i Razi gibi müfessirlerce zayıf görülmektedir. Aslında Cenab-ı Hak, öyle bir dağı yaratmaya da inanıyoruz ki kaadirdir, fakat onun yaratılmış olduğu sabit değildir. Yerkürenin her tarafında gezip dolaşanlar vardır, öyle bir dağa tesadüf edilmemiştir. Bunun varlığı, hissi bir şahitlikle sabit değildir. Maamafih bu dağı, dünya etrafındaki okyanusları kaplayan bir rüzgâr küresinden ibaret olmalıdır diye yorumlayanlar da vardır.
Şöyle de deniliyor ki: Eğer bundan maksat, öyle bir dağ olsa idi "Velkâf" diye yazılırdı: "Vettûr" diye yazıldığı gibi. Zâfir olan "K" "S" ve "N" gibi bir harften ibarettir, bir kelime değildir. Bu, "Muksemün bîh kendisiyle yemin edilen" olduğu için ayrıca yemin harfi olan vav ilâvesiyle zikredilmemiştir.
Velhâsıl: Hepsi de Allah'ın kudretine göre mümkündür. Biz bu hususta kat'î bir delil bulunmadıkça bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. İhtiyata uygun olan da budur. (Ve bereketi pek fazla olan Kuran hakkı için* Yâni: Kur'an-ı Kerim'e yemin olsun ki: Sen Ey Son Peygamber!, Uyarıcı olarak gönderilmiş bir Peygambersin. Bilindiği üzere "K" ve "Kur'an-ı Mecit" kendisiyle yemin edilendir, üzerine yemin edilen ise hazf edilmiştir. Bu birkaç şekilde yorumlanmaktadır. Kısaca deniliyor ki: Resulüm!. O kâfirler seni tasdik etmediler, halbuki, sen hakikaten yüce bir Peygambersin o inkarcıları uyarmak için gönderilmiş bulunuyorsun.
"Mecîd" Keremi pek geni; olan, şerefi ve yüceliği, büyüklüğü bulunan şey veya zât demektir. İşte Kur'an-ı Kerim de öyle pek büyük bir şerefi, yüceliği ve halkı irşâd etmek özelliği taşıdığı için öyle bir vasıf ile vasıflanmıştır.
|